25 Temmuz 2008
White Chocolate Mocha, Grande Please...
Bir hafta içinde iki kere Taksim'de tek tabanca takılma fırsatım oldu ve ikisini de hemen meydandaki büfeden bir Turkish Daily News ve International Herald Tribune alarak Starbucks'ta kahvemi içerken sazan avlayarak geçirdim.
Oturduğun yerden bir elinde sigara bir elinde gazete arada sırada kahvenden bir yudum alıp; "oh fuckin god!", "oh my lord!", "in the name of great shamrock!" ya da "fuckin italians!" diye hafiften yan masalardan duyulacak tepkiler vermek ve suratlarını görmek bir zevk benim için bu işi keşfedip kendimce eğlenmeye başladığım uzun bir yıldan beri.
Bir de seni turist sanıp yanına oturup yavşamak isteyen hatunlar çıkıyormuş, onu farkettim. "Hello" diyip oturuyor yanına, nerelisin, niye buradasın vs. vs. Acayip İngiliz aksanı taklit ederekten; "Sorry ma'm, i have a girlfriend" diyerek ortamdan gülerekten uzaklaştım. Bütün gün İngiliz taklidi yapamazdım hoş, yoksa...
İşin özü, yaptığım bu kendimce eğlenceyi tavsiye etmek dışında bir şey. Ülkemizdeki yavaş yavaş boku çıkmaya başlayan yabancı hayranlığı. Allah akıl fikir versin.