10 Temmuz 2008
Hoşçakal...
İçiyorum olabildiğince. Yazıyorum, yazdıklarıma bakıyorum. Bir harf fazla çıkıyor ya da bir harf eksik. Siliyorum ve tekrar yazıyorum. Dün akşam iki senelik bir ilişkinin üzerine noktayı koydum ya da koyduk. Neler yaşamadık ki? Neler yaşatmadı ki? Yaşattığı şeyler için teşekkür ettim ama belki de yaşatmadıkları için de teşekkür etmem gerekirdi. Ağır olabilirdi o anda, vazgeçtim. Çok uğraştım, çünkü çok sevdim. Belki de ilk kez bu kadar sevdim. Her şeyde; her düşüncede, her olayda O vardı aklımda. Çok düşündüm ve her zaman iki kişilik. Belki de bitiren o oldu her şeyi. Hep benim düşünmem, sorumluluk almam. Kızmıyorum kendisine. Onun da kendi yaşantısında zorlukları vardı. O zorluklara ortak olmak istedim. O izin verdikçe olmaya çalıştım. Bazen olabildim ama bazen uzaktaydım. Belimde bir ip, kollarımda bir zincir ve ayaklarımda bir pranga olsa da zorladım. İleri gitmeye çalıştım, ayakta tutmaya. Ben hep sevdim, belki o da sevdi. Ama sonunda sadece ben seviyordum. Elimden geleni fazlasıyla yaptım sanırım. Ama O güvenemiyordu kendisine ve beni üzdüğünü anladıkça kendisi de üzülüyordu. Belki de bir yere kadar bana geçit izni verdiği için, beni üzmemek için soğutmaya çalıştı kendisinden. Soğudum tabi ki zamanla ama her zaman o kıvılcımı körükledim. Kor alevler zaman zaman ufaldı zaman zaman yükseldi. Nereye kadar diyordu uzun zamandır beynim, duygularım ve bedenim. Bu zamana kadarmış. Zor gelecek tabi ilk anlar, ilk saatler, günler, aylar. Umut yok içimde yine olur mu diye. Olmasını istemiyorum ve izin vermeyeceğim. Ama yaşamak istiyorum üzüntüyü biraz olsun. O kadarını hak ediyorum sanırım. Okuyorum, dinliyorum ve içiyorum. Hala yazdıklarımı silip tekrar yazıyorum. Sanırım artık kadehi tazelememem lazım ve biraz uyumam. Ve aslında daha fazlasını yazmak istiyorum, o kadar çok şey var ki. Ama bir yerde durmam lazım. Her ne olursa olsun güzeldi ve hoşça kal diyebildim. Şimdi yaralarımı sarmam lazım. Belki yaralarımı sarmam için biri gelip yardım edecektir, zaman bu ne olacağı bilinmez…