25 Temmuz 2008
Spor Aleminin Şişmanları
Stajımın bittiği bugün yorgunluk atma namına bir yandan biramı yudumlarken hazır bir şeyler yazmayı kendime uğraş edinmişken günceye de katkıda bulunabildiğim kadar bulunayım dediğimden geçtiğimiz günlerde aklıma takılan bir konuyu yazayım dedim.
Haberlerde mutlaka görmüşsünüzdür (geçen hafta içinde olması lazım) Brezilya'lı "köle olmayan" Ronaldo'nun o inanılmaz göbeğini. Görmeyenler bir örneği hemen solumuzda. Bu görüntü benim biraz düşünmeme yol açtı, başka kimler vardı böyle efsanevi kilosu olan profesyonel sporcular?
Aklıma anında milli ürünümüz kabak çekirdeği aşığı, ganyan ustası gece hayatının hızlı ismi Sergen Yalçın geldi. Daha sonra BJK'nin ileri uç eski oyuncusu bana her zaman patates çuvalını hatırlatan Ailton'u hatırladım. Her ne kadar yaşadığı sakatlıklardan dolayı da olsa Appiah'ın şu anki hali de kendisini listeye sokmaya engel değil. Ha Ronaldo'nun sakatlıkları bu durumda etkili değil midir derseniz mutlaka öyledir ama haberlerde çıkan zevk-ü sefaya yönelik haberlerini de göz ardı edemeyeceğim, hele ki 3 transeksüel ile otelde basılması olan göbeğinin aktiflikten pasifliğe geçişin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Şişmanlık söz konusu olunca Maradona'dan bahsetmeden geçmek olmaz. Her ne kadar aldığı kiloların çoğunu emekliliğinden sonra almış olsa da bu durumu ortadan kaldırmak adına birkaç kere bıçak altına yatmış olması durumun vehametini açıkça ortaya koyuyor. Kim bilir belki de Güney Amerika dediğimiz yer sefanın en üst seviyede yaşanan yeridir.
Şişmanlar sadece futbol ile sınırlı değil. Yapısı gereği sadece atılan topu vurmak olan ve ancak ondan sonra koşması gerekilen bir spor olan beyzbolda neredeyse tüm oyuncular obez, yedek kulübesinde otururken yedikleri fındık fıstık da cabası. Babe Ruth ve David Ortiz ünlü olan ve bu kategoriye rahatça sokabileceğimiz isimler.
Basketbol söz konusu olduğunda ise önce ligimizdeki müzmin şişmanları hatırlayalım. Benim ilk aklıma gelen Mirko Milicevic oluyor nedense. Telekom'da oynadığı dönemde cüssesi neredeyse diğer tüm oyuncuların iki katıydı ve hımbıllığı gerçekten göz zevkini öldürücü nitelikteydi. Daha sonra Fenerbahçe'nin eski sorunlu oyuncusu Zaza Enden Tatu gelir bu listede, kendisini en son Erdemir'de antrenör oyunculuk yaparken çıkardığı olaylardan hatırlıyoruz. Son olarak da kendi ligimizde boy göstermiş olan kondisyon ve dayanıklılığı "sıfır" olan Pero Cameron ile listeyi kapayalım. Bu arkadaşların kilolarına bir açıklama ben bulamadım, bulan bir yorumda bulunursa aydınlanırız.
Dünya basketbolundan aklıma gelen bir diğer isim ise Sabonis. Onu kendine artık cins lakaplar vermekten başka bir uğraşı olmayan Shaq izliyor. Shawn Kemp zevke düşkünlüğü ve antremana önem vermemesi nedeniyle aldığı kilolarla Shaq'e benzese de "Big Cactus" kıvamında olamadığından arka sıralarda kalıyor. Phoenix'ten hatırlayabileceğimiz Oliver Miller, takım arkadaşı '94 yılında lig MVP'liğini kazanan Charles Barkley ve "Traktör" Traylor listede olmazsa olmazlardan. Boston'ın çaylağı Glen Davis de bu listeye girmeye aday, biraz da zorlarsak Baron Davis'i de katabiliriz.
Hatırlamayanlar için bir bukle Oliver Miller örneği
Şimdi bu listeyi yazmamın nedenini sorarsanız açık bir cevabım olmayacak maalesef ama bir sonuç olması babında toparlamam gerektiğini düşündüğümde şöyle yanıtlayabilirim. Bu adamlar profesyonel oldukları halde böyle şişmanlarsa benim aldığım ve alacağım kilolar bana hiç koymaz, mutlu/ mesut yaşarım. Yaşasın yemek yemek.