04 Eylül 2008
Gözümün Seğir Defteri: Ermenistan - Türkiye
Malumunuz 6 Eylül'de Ermenistan ile olan maçımızla beraber Avrupa Şampiyonası elemeleri başlıyor, kimilerince de start alıyor ben tiksinirim bu öbekten orası ayrı refüze etmek irrite olmak da bunlardan aklıma gelen diğer birkaçı. Niye geldi dersek bilinçaltında kurduğum cümle olabilir: " 'Start alıyor' a tiksinç yaklaştığımdan irrite oluyorum ve kullanımını refüze ediyorum."
Anyway, konu dağıldı ama bunda sorumlu ben değilim, reis-i cumhurumuz sayın Abdullah Gül'de bu işin sorumluluğu. Bana göre lobi yapma hariç hiçbir açıdan rakibimiz olmayan Ermenistan ile karşılacağımız müsabaka, rakip müsabıkımızın devlet başkanı Serj Sarkisyan'ın Erivan'da maç izleme davetini kabul ederek Türkiye'nin değişen dışişleri anlayışını ortaya koydu- hem de 15 yıl önce söyledikleriyle taban tabana zıt bir anlayış ile.
Sportif açıdan baktığımızda sürpriz kayıplar verip ileride sıkıntı çekmemek adına Ermenistan ve Belçika maçlarında 6 puanı almamız lazım, inanıyorum ki oyuncularımız bu maçlarda oyunlarıyla galibiyetleri getireceklerdir. Ama şu an mühim olan sanırsam tarihte ilk defa bir Türk Cumhurbaşkanı'nın Ermenistan'ı maç münasebetiyle ziyaret edecek olmasıdır. Sayın Gül'ün '93 yılında Refah Partisi'nde iken Süleyman Demirel Hükümeti'nin Ermenistan hakkında verilen gensoru sırasında yaptığı konuşmasında Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın vefat eden eski cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın cenaze törenine katılmasına sert yorumlarda bulunarak yıllardır süregelen olaylara atıfta bulunarak zamanın Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın elinin sıkılmasının ülkenin geleceğini ipotek altına almak olduğunu söylüyor.
Evet insanlar değişir gelişir; hele ki şu anki iktidarın neredeyse tüm üyelerinde bunları gözlemleyebiliyoruz. E, Abdullah Gül'ün geldiği yer de farklı olmadığından durumda bir şaşırmaca olmasa gerek diyorum ama bugüne kadar gördüğümüz değişiklikler sürekli iç dinamiklere yönelik iken, bu Ermenistan açılımı iç dinamikten çok dış dinamikle alakalı.
Ziyareti kabul sebebini "buradan" okuyabilirsiniz. Kafkaslardaki karışık durumda durağan bir konumda kalmak amaçlı bir ziyaret midir yoksa yılların iki ulus arasındaki birikimini bir nebze de olsa açmak için midir bilemiyorum ama önce Ahmedinejad'ın İstanbul'u ziyareti, ki kendi ideolojileriyle taban tabana zıt Atatürk'ün temellerini kurduğu bir cumhuriyeti ziyaret etti, sonra boğazların Montro Antlaşması'na rağmen savaş gemilerine açması benim aklımda dünyada ABD'nin borusu öter arkadaş teranesini getirdi. 3 vakte kadar Musul- Kerkük bazlı bir gelişme yaşanırsa şaşırmayacağım. Zira bizim Irak'a girmemizin de bunun için bir ön ayak olması da muhtemel.
Bu politik olaylar çok karmaşık, hele ki ABD'deki başkanlık seçimlerinden sonra Ermeni Tasarısı'na destek veren Obama'nın seçilmesi durumunda işler Ermenistan- Kafkasya eksenli daha da karmaşıklaşacak eminim. McCain'in seçilmesi durumunda ise Kerkük- Kürt odaklı bir keşmekeşliğe sürükleneceğiz gibi. En iyisi mi Milli Takım alsın şu galibiyetleri de halkın kafası rahatlasın, geçiçi unutkanlığımıza bağlanalım.