1- "uygun, buca'nın başına geçirebileceği en iyi türk hocaların başında geliyor şu anda ve takımın başında ilk senesinde türk teknik direktör isteyen bir kulüp için anlaşılabilir bir tercih..." deniyor...
evet, anlaşılabilir bir tercih ama soruna nereden baktığımız da tercihi anlamlandırmamızda önemli bir konumlandırıcı unsur. hatta tek önemli unsur. zira buca, tam olarak ne ara taraftar sempatisi topladığını anlayamadıkları bir izmir klubü. 90'ların ilk yarısındaki atletico madrid fatihliğini ya da fuji memedi net anımsanmayan göztepe’nin ilerleyen yıllarda yakaladığı efekti onlar şimdi biz yakaladık; ‘bir otobüs taraftardan göztepe store’a giden yol ilginçtir velhasıl...
mesele alışıldık ama bu kez özne farklı. buca'ya lige renk getirecek takım 'otantikliği' ile yaklaşıp, o takımı gerçekten -ve şimdilerde onu destekleyenlerin buca'dan da haberi olmadığı zamanlarda- destekleyen gedizlileri de birer 'enteresan canlı' olarak yorumlayanların takındıkları elitist tutum, buca'nın bir takım olarak ciddiye alınmaktan çok süper lige uğrayan bir enteresanlık olarak ele alındığını hissettiriyor . buca’nın başarısı sportif bir planlamanın ve çabanın sonucundan çok enteresan bir event olarak yorumlanıyor.
tıpkı artık erciyes mi kayseri mi olduğuna artık net olarak karar veremediğim 'o' takımın inter ile kardeş takım olmak istemesi ya da akçaabat'ın köftesi ve olanaksızlığın isyanı olan pierre loti manzaralı garip stadıyla dikkat çekip, 5 seneye yayılan bir başarı silsilesi sonucunda türk futbolunun tepesine erişmesinin futbol dışı unsurlarla yorumlanıp indirgenmesi gibi bir durumun güncel nesnesi buca.
yönetim de az veya çok bunu hissediyor olmalı. bu nedenle, uygun ile çalışma kararları ve bundan sonra alacakları kararlar, kendilenrine nasıl bakılıyorsa o minvalde ilerleyecektir. kendi içinde tutarlı ve başarılı bir yaklaşım bu. altay’ın playoff hocasını anımsayalım bir an; ya da yılmaz vural müptelası takımlarımız tam listesini, her konuda atıp tutarken çekinmeden kelimelerle sıvadığımız şu text box’a üstünkörü karalayalım. nasıl bir neticeye vardığınızı sonra mesaj atıp anlatırsınız.
2- “asansör takımlarda 4-5 ay boyunca hocalık yapıp sonra bir başkasına atlayan vasatların tercih edilmemesi de buca adına olumlu...” deniyor,
olumlu ama uygun’un asansör imalatçısı olmadığını söylemek için erken değil mi? tamam, henüz bir erdoğan arıca değil uygun, ama türbülent hakkında kesin sözler söylemek için elimizde (yeterli) süreklilik teşkil eden veri olduğunu söylemek de güç. uygun, tabela olarak hoş duruyor, tıpkı cilalı cv’li vasat insanlara işverenlerin yaptığı gibi, uygun’un henüz ince ama alacalı ambalajına aldanmamak gerek. 80 maddelik gaziantep sözleşme metni taslağı, bu cilanın kalınlaştırılması yönüne bir hamle, hem de 80 maddelik bir hamle. gelin uygun’un, özellikle 4 büyüklerle yaptığı maçlarda giydiği prime-time kreasyonları hatırlayalım. hatırladıklarınızı mesaj atmasanız da olur.
3- “sempati ve güzel bakış bu oyunda, bu ülke sınırları içinde çok önemlidir fakat buca yönetimi iki yıldır sadece doğruları yaparak kademe atlayan yapısı içinde bu kararı eminim ki çok düşünerek vermiştir...” deniyor..
ilk maddeye geri dönüyoruz. arkadaşlar sempati olayına ‘rasyonel’ ve eleştirel yaklaşıyor, biliyorum. ama büyük resme baktığımızda, futbol ve sempatinin çay ve sempati kadar bile anlamı olmadığını hepimiz biliyoruz. “düşme hattının sessizliğinde unutulup giden ne sempatik takmılar gördük zaten hiç yoktular.” bu anıştırma boşuna değil; zira bazı şeylere/kurumlara/kişilere
/başarılara hiç varolmamış oldukları halde varmış gibi muamele çekmek bizde alışkanlık halini almış bir tavırdır: büyük romancımız, divamız, mühim siyasetçimiz vs. çoktur. bu olayın mazisi köklüdür. o yüzden, anıştırmamın ‘zaten’den sonrasını ciddiye alın, gerisi mühim değil, benim için üzülme.
4- “bülent uygun da hatalarından biraz ders çıkarıp sadece sahanın içine odaklanmaya çalışırsa sivas'taki ilk yıllarına benzer bir takım ortaya çıkarabilir belki... en azından küçük bir hayal kırıklığına rağmen benim umudum bu yönde...” deniyor..
bunları söyleyen arkadaşım futbolu çok iyi biliyor ve seviyor. belki umudu, şimdiye kadar yaptığı pek çok yorum gibi haklı çıkacak. ama benim böyle bir umudum yok. kırık dökük de olsa böyle bir umut taşımıyorum. 270’i, 271’e tercih ettiğim için bazı şeyleri anlamıyor da olabilirim. neticede mübeccel kıray okumakla olmuyor bazı şeyler, ama izmir ölçeğinde futbolda neler oluyor oldukça iyi biliyorum.