14 Aralık 2009

Sebastien Chabal

Rugby pis bir spor. Çoğu sporcunun dişleri kırıktır genelde fazla saç sakal uzatmazlar, tırnakları neredeyse kökten kesiktir v.s . Ada'da ikamet ettiğim dönemde 1-2 rugby ortamına girmişliğim vardı, ozaman aldık şerbeti. Fiziksel olarak ufak tefek diyebileceğimiz biri benim (ki beni tanıyanlar bilir bildiğin iriyim) enden daha da iri halim diyebiliriz. Büyük bedenleri siz düşünün.

1.dakikanın sonuna dikkat adam yerden kalkamıyor

Bizim memlekette ilgi duyulan bir spor değil duyulsa da zaten boku çıkartılıp yasaklanırdı. Rugby denilince akıllara gelen ilk ekip illa ki All Blacks. Bilmeyenler için Yeni Zelanda milli takımı oluyor, forma itibariyle komple siyah giydikleri için (burda tamamen basite indirdik tanımı bilenler burun bükmesin) Rugby aleminin en sosyete takımı oldukları için de herkes zaten bilir. Haka'yı severim fena gazdır hatta Pasifik ülkelerinin'de Hakalarını severim (Amerikan Samoası ve Cook Adaları) bu milletler tribal milletler diye de adlandırılabilir ki daha sonra tekrar işleriz o konuyu.

Bir de Chabal var rugby aleminde. 1.92cm boyunda 104kg ağırlığında Fransız oyuncu safkan bir boğa. Şöyle böyle demek diye tanıtmanın alemi yok bence zaten pek ipleyen de olmaz. Hani bir Eric Cantona, Zinedine Zidane gibi bir sporcu bu adam anlatabildim mi? Ülkesinde de çok tutulan biri. Saygıda kusur etmemek gerek.

Ara ara rugby eğilimi yapacağım. Futbol&Basketbol ikilisinin arkasından gelir benim için.

Fransız diline sahip çıkıyor. Bugünler de bizimde ihtiyacımız var galiba. Neyse.

13 Aralık 2009

Lehmann Napıyor?

09 Aralık 2009

Lise

İlk üç tanesine bizzat şahit oldum lisede

Vassel The Blogger

Çok Janti

Darius Vassel blog olayına girmiş. Bi süredir yazıyormuş zaten ama ben yeni farkettim. İyi gözlemciymiş dayıoğlusu.

07 Aralık 2009

World Cup Draws

Foto Alim Karasu'dan arak :)

02 Aralık 2009

kazalar



Kazım'ın 400000 euroluk arabasını parçalamasından sonra, Twente'li Jenssen de kaza yapmış. Bildiğim tek Janssen, Bond Kızı Famke Janssen idi. Kaza vesilesiyle Theo Janssen'den de haberim oldu. Janssen 2 ay ceza almış kazadan ötürü (alkolü de varmış)- Colin'ciğim ceza haberini merakla bekliyorum.

Not:Benzema da temiz kaza yapmış, kendisine de geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum.

22 Kasım 2009

ahlak

İspanya ve İtalya futbol gündemini takip etmek, futbol- basketbol eksenli haberlere ulaşmak için neredeyse her gün girdiğim sitelerden birinde Messi, amiyane tabirle, ağzının ortasına tekme yediği bir fotoğraf gördüm. Bahsettiğim siteyi takip edenleri anlamıştır; ama konu bu değil. Niye sitenin adını doğrudan vermedim, ben de bilmiyorum. Neyse devam edelim; fotoğrafı merak edenler ilgili siteye lütfen.

Sadece futbol değil, basketbol- atletizm- koşu- tenis olmak üzere çeşnisi bol tadı güzel başka bir blog'a da sürekli girerim; acaba yeni bir "post"atılmış mı diye. Farklı bakış açıları önemli ve yazarların hepsini birebir tanımam da cabası. Henry'nin elini kullanarak attığı golün ardından, günümüzden geçmişe doğru uzanan bir liste okudum.

Fenerbahçe- Beşiktaş maçında, Kazım'ın yan hakeme "fuck you" ya da "fuck off" dediğini tahmin ediyordum yan hakem ağzını yarım yamalak kapayarak Fırat Aydınus'a durumu aktarırken. Nitekim "fuck you" diye aktarmış milliyet. Öncelikle buradan Kazım'a sevgilerimi yolluyorum. Maçtan evvel, twitter'ında "8jk" diye cikcikleyip rakip takıma "additional motivation" (ekstra motivasyon da Türkçesi) sağladın. Yetmedi takımını 10 kişi eksik bıraktın. Hoş bırakmasaydın da takımın oynu çok değişmeyecekti.

Yan hakemin yaptığı sonuna kadar doğru; ama kendisine ev sahibi takımdan bir oyuncu küfretse Aydınus'a iletir miydi bu durumu? Ya da evsahibi takımın oyuncusu Kazım olsaydı, oyuncu yine atılır mıydı? Bu noktada, kimse Türk hakemlik kurumunun birden evrim geçirdiğini söylemesin bana. Kaç oyuncu gördük anne-bacı söven herhangi bir yaptırım olmadı; Kazım'ın son dönemdeki sivriliği mi atılma sebebiydi? Aynı hakeme tribünler hep bir ağızdan küfür saydırdığında baş hakeme "anons yaptır Aydın" diyebilir mi?

Diğer bir spor ahlakıyla uyuşmadığına inandığım olay, Dünya Kupası'na gitmek için mücadele eden Mısır- Cezayir maçında yaşananlar. Afrika kıtasının sosyo- kültürel analizi ile ilgili birkaç kaynak okumak belki de yaşananları aydınlatmak açısından önemli olabilir; ama oyuncuların kafasını yarmak, otobüsünü taşlamak Türkiye'de 3. Lig maçlarında, öncesinde ve/veya sonrasında olur! Mısır- Cezayir arasında musubet 1950'lerden itibaren süregelmekteymiş. Buyrun buradan.

Tufan görünümlü Cemal Nalga haberiyle post'umuzu sonlandıralım. Galatasaray Spor Kulübü Basketbol Şubesi'nin hangi akla hizmetle bu tarz bir hareket yaptığını anlayamıyorum, anlamlandıramıyorum. Hani oynatmaya çalıştığı oyuncunun takıma getirisi 10 sayı 10 ribaund olsa anlayacağım. Ama o da yok. E nedir o zaman? Sorarım sizlere ey okurlar, nedir?

Ha bir de Süreyya Ayhan vardı, canı sıkılan. Koşan koşturan. Artık O da yok. Elini verdi, kolunu da kaptırdı sayın Süreyya Kop. Türkiye'de atletizmde biri gider; diğeri gelir mi?

28 Ekim 2009

NBA Sezon İncelemesi

Girin, okuyun.



http://www.batug.com/magazine/index.html

25 Ekim 2009

24.1o.2oo9

memlekete geldigimde bu haftasonunda, gezmece olsun diye çorlu'ya gittiğimde, AVM'nin orta yerinde maç yayını yapan cafe sağolsun, bursaspor- istanbul büyüksehir belediyespor maçının 60. dk'da 3-0 bursaspor lehine olduğunu gördüm. ismi lazım değil, bir dükkana girip çıktığımda maçın 4-0 olduğunu gördüm, eve döndüğümde maçın 6-0 neticelendiğini öğrendim.

İ.B.B. son 3 maçını galibiyetle tamamlamış ve bu maça da iyi başlamış. Bana göre maçın başında İbrahim Akın'ın verilmemiş penaltısı maçın gidişatında çok kritik bir noktadır. Ama asıl bahsetmek istediğim i.b.b'li oyuncuların mahalle kavgasına gider gibi hep beraber hakemin üzerine yürümeleridir; dalaşmaya hazır, iten kakan sporcudan uzak görüntüleridir. Herhalde, yardımcı antrenör Arif Erdem ve kendisinin eski takım arkadaşı Okan Buruk'un bu tarz hareketlerin tohumunun atılmasında bir etkileri yoktur!

Günün bir diğer maçı Es-Es, BJK arasındaydı. Maçın 2. yarısına yetişebildim ve izlediğim şeye futbol diyemeyeceğim maalesef. Beşiktaş'ın ileri hattında kimi tutsam elimde kalıyor.
Bobo satılmadığı için oynamayı bıraktı sanırım. Nihat sakatlığın etkilerini hala üzerinden atamadığını 50 m top sürüp kuvvet yetersizliğinden dağa taşa vurarak gösterdi. Maçın son 2 dk sında yere saldığı diğer bir pozisyon da cabası. Tello bir pozisyonda kendisine atılan topa oralı bile olmadı ve sırtını dönerek koşmaya devam etti. Maçın en önemli enstantanesi Rüştü'nün topu suratıyla çıkarmasıydı. Kariyerinin son demlerini yaşayan bir kaleci için geriye dönüp baktığında gülümseyebileceği durumların olması güzel. Yalnız Sezar'ın hakkı Sezar'a: karşıya pozisyonlarda çıkardığı toplarla Beşiktaş'ın 3 puan almasında en büyük katkısı olanlardır Rüştü.

Bugünkü macların sonlanmasıyla Bursaspor mac fazlasıyla 22 puan ile 2. sıraya yerleşti. Beşiktaş 18 puan ile 5. sırada, aynı puandaki Kayserispor 4. sırada. FB- GS derbisi, FB'nin galibiyeti ile sonuclandıgı takdirde 2. ve 3. sıradaki cekisme 4 takım arasında olacak ve FB, birazcık rahat nefes alabilecek. Yok eger GS macı alırsa liderlik el değişterecek ve 2 hafta üst üste maglubiyet alan FB, ileriki haftalarda kayseri, besiktas, trabzon, bursa nın solugunu ensesinde hissedecektir. kotu baslayan lig daha cekismeli ve zevkli hale bürünmeye baslıyor diyebiliriz.

21 Ekim 2009

karma

şu blog'a girilen son yazının üstünden 3 hafta gecmis. bu süreçte türkiye açılmış, üstüne saçılmış. fenerbahce ilk puanını gecen hafta kaybetmiş, bu hafta da galatasaray derbisi var. dün itibariyle dağdan inenler bağa girdiler.

nouma ile verdiğimiz sevecen pozun üstünden 3 hafta gecmis. kendisi megerse devler liginde oynamya gelmiş. biz bu arada Dünya Kupası'na katılamamayı garantiledik. Kendi isteğimizle oldu her şey, her zaman olduğu gibi. Fatih Terim istifasını federasyona sundu, takımın başına kim geçecek merakla bekliyoruz.

Dağa karşı açılmış saçılmışken bu arada Ermenistan açılımına da giriştik. "Dağdakilerin" takımı görünümündekilere karşı protest duruş sergileyen "Teksas", Ermenya mücadelesinde orta karar takıldılar. Dünyadaki çok kutuplu konjüktüre geçiş döneminde üzerilerine düşen görevi yerine getirdiler.

Nouma'nın reklamlarda görünüp "HAKEM!" diye bağırarak, hakemle göz göze gelip rakip takım oyuncusuna su atması yeni reklam olgusu. Meğer adam bunun için gelmiş. Gerçi Kemalettin sahalara yine biçmeye dönmüş. Tanju Çolak da 1 milyon Türk Lirası için top oynuyormuş bunu gördük. Hakan Ünsal adam eziyormuş, üzerlerinde geçiyormuş. Acun ılıcalı bize bunları görmemizi sağladığın için seni iki yanağından da öpüyorum.

bugünde ilginç saçma sonuçlar vardı ŞL'de. inter puan kaybetti, moronyo 8 maçtır kazanamıyormuş ( according to Aceto). benim sasirdigim barca'nın yenilmesi. tamam adamlar kotu oynuyordu falan da gokdeniz'den yedikleri bir golle de kaybedilmez ki be abi. liverpool da yenilmiş, spouse'lerin ayaklanması yakındır ispanyol'a karşı.

daha da uzatabilirim yazıyı ama, saat gec oldu. ben yeterli kafadayım. oguz king'e davet ediyor. sizlere selam olsun. eyvallah.

04 Ekim 2009

Alem Performans Görsün

Gösterelim abi!!!

15 Eylül 2009

bjk-manu

Taze biten beşiktaş- manchester united maçı hakkında söyleyebileceğim bir nokta var: maçın hakkı beraberlikti. Ancak Hakan sert gelen topu, izleyenleri şaşırtmayarak sektirerek 35 yaşındaki Scholes'un maçı Manchester'a getiren golü atmasına öne ayak oldu. Tebrikler Hakan.

İbrahim Üzülmez maç boyunca Valencia'yı oldukça iyi durdurdu. Yusuf oyuna girdikten sonra takıma bir tane bile artı değer katmadı. Ernst yine yerinde müdahaleler ile oluşabilecek tehlikeleri önledi. Nobre ve Holosko ileride verimsizdi. Holosko'nun yer yer hızını kullanarak pozisyona girmeye çalışması dışında pek etkinlikleri olmadı.

Beşiktaş seyircisinin eski arzusu ve ateşliliği tezahüratlarında göremedim. Mustafa Denizli'nin sahaya çıkardığı 11 midir bunun sebebi yoksa Demirören'in transferlere harcadığı paralar mıdır bilinmez. Ammavelakin Emre Tilev'in canlı yayında Liverpool maçına ithafen tekrarladığı "filarmonik senfonik orkestra" tadı yoktu kesinlikle.

Manchester'da net pozisyonlar yakalayamadı. Öyle ahım şahım bir tehlike yaşatmadılar. Rooney çok verimsizdi. Nani- Anderson- Valencia'yı toplasan şu halleriyle bir Ronaldo etmezler. Kaldı ki Manchester'ın maça çıkardığı kadro Fenerbahçe ve Galatasaray'ın şu anki kadrosuyla aşağı yukarı benzer yapıda. Bu sebeple Beşiktaş'ın bu maçtaki performansı, derbilerdeki performansıyla üç aşağı beş yukarı aynı olur.

08 Eylül 2009

Manchester United 98'


Dün gece uyumak için yatağa yattığımda amaçsızca aklıma geldi bu forma: Manchester United'ın, 90'lı yıllarda kullandığı forma. 90'larda çocuk olan sayısız bünyeyi tavlamış ve bir Manu sempatizmanı haline getirmiş olan formadır bu. Kendi adıma konuşmak gerekirse; formaya, "Sharp" yerine "Vodafone" reklamı geldiğinde bayağı bir yadırgamıştım. Bugün İngiltere Premier Ligi'nde desteklediğim takım değil belki Manchester United, ama her zaman sempati duyduğum bir takım ve bunda, bu formanın payı büyük olsa gerek.

Kama Sutra

Petter Hansson ve Anders Svensson kama sutra'nın inceliklerini sergiliyorlar. İsveçli hatunlar bıkkınlık yaratmış olabilir, isterseniz yer değiştirebiliriz gençler ;)

Wesley Sneijder


Videoyu Dirty Tackle da gördüm. Onlar Karma diye başlık atmış. Bizim milletin dediği gibi "yukarda Allah var" sen kalk adama çift dal üstüne artislik yap. Daha sona böyle bırakırsın dona. Neyse ki bişeyi yokmuş.

berege, 08.09.2009

türkiye- litvanya maçı bitmiş, kosova'lı kutluay'lı hakyemez'li maçın ardından programının ardından TV karşısında oturmuşum. Federer- Robredo mücadelesi var eurosport'ta. yine The Bush'un solisti Gavin Rossdale orada, Barış Kuyucu'ya selam olsun. Acayip yancı bir herif izlenimi veriyor bana Gavin. neyse bana kalmadı bunu yorumlamak.

saat 01.28. uykum da yok, okuyacağım haber de bitti internette. normalde uefa.com'a pek girmeyen ben, oraya bile girip haberlere göz gezdirdim. Zaten bu yazıyı oluşturma nedenim de uefa.com'da okuduğum bir haber.

Avrupa Bayanlar Futbol Şampiyonası Almanya- Norveç yarı final maçının başlığı sıradan bir başlık olmakla beraber benim ilgimi çeken nokta golleri atan oyuncuların adlarıydı.

Zira bundan 70 küsür yıl kadar önce ari ırk yaratmak amacıyla tarihin en büyük soykırımını yapan Hitler geldi aklıma haberi okuyunca. Célia Okoyino da Mbabi ve Fatmire Bajramaj. Kemikleri sızlamıştır Führer'in heralde. Beyaz ve sarışın bir ırk yaratmaya çalışılan bir toplumda golleri Afrika ve Farsi kökenli iki bayan atıyor.

Basketbolda Mithat Demirel oyun kurucu oluyor, Mehmet Scholl Bayern Münşen kaptanı oluyor, Mesut Özil "ulusal" takımı kurtaracak kişi olarak lanse ediliyor. Okulaja diye forvet bile vardı. Gerçi Rusya'nın basketbol ulusal takımının bay/ bayan kadrosuna Amerikalı gardlar giriyor ve bu sayede şampiyon olunuyorsa sporda küreselleşme doruk noktasındadır diye kolayca söyleyebiliriz.

Türk Milli Takımının bir oyuncusu Brezilya kökenli artık. Bir şekilde Türklük bağımız olan Özbek ya da Osmanlı menşeeli Boşnak değil. Biz de spordaki küreselleşmenin içine daldık gibi.

Ekonomide küreselleşmenin bir oyuncusu olmak için çabaladığımız şu dönemde, küresel ekonomik kriz G-20 ülkelerini kendi içlerine dönmeye ve ulusalcılığa yönelime zorlayabilir. Bunun spora yansıması nasıl olur, orta/ uzun vade etkilerini şimdiden kestirmek güç. Zaten sosyal bilimlerde kesin ve nihai saptamalar yapmak güç; ama Hitler sözüm sana: Beyhude uğraşmışsın be koçum.

07 Eylül 2009

Ucube

Foto'daki ameleyi tanıyan ?

Hafif Hafif

Allah utandırmasın be!

05 Eylül 2009

Rio

Beşiktaşlılar umarım nelerle BAŞ etmeleri gerektiğinin farkındadır... Günaydın Gürk, hava çok güzel lan!

Beckham Boys


Anne Victoria, baba David Beckham olunca çocuklar da başka gezegenden geliyo sanırım :)

04 Eylül 2009

Şehrin Üvey Takımı


Doğma büyüme Bucalıyım. Öncelikle bilmeyenler, tanımayanlar için Buca'yı tanıtmakta fayda var. Nüfus 700.000. 9 Eylül Üniversitesi ilçe sınırları içerisinde yer alıyor. Türkiyenin en büyük göleti Buca'da. Mevlana heykeli var, ilk 3'te falan diolar -ama o yalansa da ilk 5 garantidir- dünyanın en büyük heykelleri arasında. İzmirliler bilir Yeşildere'de devasa bi Atatürk maskı var. İşte oda Buca sınırları içerisindedir. Ayrıca nüfus olarakta vilayetler içerisinde ilk 30 içerisinde yer alır (sanırım 27) .

Bütün bu ayrıntılara rağmen Buca üvey semttir. Mecbur olmadıkça içinden geçilmez, ilçeye yerleşip hayat sürdürülmez. Karanlık sokaklarından geçilmez falan filan. 23 yıldır bu semtte yaşıyorum daha bir insan evladından zarar görmememişimdir halbusi.

Bugünlerde Buca'yı öne çıkaran güzel gelişmelerde var. Bucaspor geçen sezona 1.Lig'e yükseldi. İlk bakışta düşmeye aday gösterildi, hatta asansör takım olur diyenler falan vardı. Başarıları falan sıralamadan önce kulübü tanıtmakta da fayda var.Bucaspor'u aslında altyapı faaliyetlerini takip edenler çok iyi bilir. Keza sadece bu sezon değişik kategorilerde 7-8 Türkiye şampiyonluğu bulunmaktadır. 7-8 diyorum uyuma!. Çıkan haberlerde kulüp maddi sıkıntı içerisindedir gibi metinler görebiliriniz ancak İzmir'in borcu olmayan tek takımı Bucaspor. Atatürk Stadı, Alsancak Stadı, Buca Arena. Bunlar İzmir kulüplerinin maçlarını oynadıkları stadlar. Benim yazmama gerek yok heralde herkes anlamıştır, İzmir'in kendi stadına sahip tek takımı yine Buca. Kaynaklarda altyapı tesisleri var ki şu an Süper Lig'te mücadele en takımlar arasında bile ilk 10'a girmesi garantidir tesis itibari ile. Tesis resimleri linkte.

Geçen sezon'a girmek artık gereksiz bence. Sonuçta lider çıkıldı gruptan falan artık netice ortada. Toplam 38 maçta 82 gol. Şu an 1.lig'de lider durumda takım. İki maçta attığı gol 7, yediği 0. Hafta içinde şehrin diğer takımı Göztepe'yi kupa mücadelesinde yedek ağırlıklı kadro ile 1-0 evine gönderdi.

Şehrin diğer takımlarının mali yapılarını anlatmak istiyorum kısaca. Göztepe malum 2 sezondur sırtını Altınbaş Holding'e dayıyarak geçirdi. 2 Yıl önce 1 Milyon küsür liraya satın aldılar kulübü. Yani Göztepe taraftarının değil Altınbaş Holding'in kulübü. Karşıyaka ise Selçuk Yaşar var olduğundan beri Yaşar Holding ekseninde bulunmuş bir kulüp. Selçuk Yaşar desteklediği anda güzel neticeler gelir. Canı sıkılıp para musluğunu kapattığı an kulüp sessizliğe bürünür anında sefilleri oynar, kuru ekmekle poz veren topçular medyada boy gösterir. Selçuk Yaşar'ın bir heykeli vardı tesislerinde ancak bazı taraftarlar heykeli parçalayınca adam küplere bindi (bence haklı okadar parayı curling'e yatırsa olimpiyatlarda madalya garanti). Altay diğer kulüplere nazaran daha iyidir. Onlarda 3-4 sezon öncesine kadar Zorlu Holding'e yaslanmışlardı. Ahmet Nafiz Zorlu başkandı hatta. Zorlu başkan parayı kesince borç giderek büyüdü. Karşıyaka ve Göztepe'ye göre daha iyi durumdalar tabii ki. Altay semt olarak daha çok naif insanların yaşadığı Alsancak semtinin takımıdır. Kemik bir taraftarı var ki ulvi kişiliklerden oluşur, bkz. Hz. Ataz. Yine Bornova ve Gaziemir sakinleri Altay'ı destekler. Zaten Altay diğer İzmir takımlarıyla herzaman iyi ilişkiler içerisindedir. Siz deyin kardeş takım işte. İzmirspor var bide. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık...

Yazı uzadı iyiden iyiye kısaca toparlamak gerekir. Şu konumda şehrin üvey takımı kesinlikle Bucaspor. Şehrin neresinde Bucaspor-Buca isimlerini telaffuz edersiniz edin ilk tepki hep dudak bükmek, burun kıvırmaktan öteye gitmez. Kimse de sevmez zaten. Umarım bu sezon ummadık taş baş yarar. Benim kendi beklentim zaten Süper Lig değil hatta sadece benim değil herkesin beklentisi aynı. Ancak şu durumda Bucaspor'a laf edilebilecek bi durum yok sanırım.Bu foto benim makineden çıkma. Beşiktaş maçına giderken çekmiştim. Nasıl olduysa Tribün Dergide buldum.

Livorno Adana'da

Seria A takımı Livorno, 2.Lig takımlarından Adana Demirspor ile özel maç için Adanaya gelmiş. Maç saat 21.00 de sanırım. TRT1 canlı yayınlıcakmış. Gürk, Inter Buca'ya gelir mi ? Gelse amma daktilo yapardık he aşağı-yukarı haydeee. Hadi yap bi güzellik :)

Edit: Maç 0-0 bitti.

berege, o4.o9.2oo9

Yeni bir yazi ama ayni terane, yine canim sikiliyor. Ingilizce klavye ile yazdigimdan oturu SIKILIYOR, sikiliyor oluyor; ama galiba varligim da sikiliyor. Ya da agir bir pesimistim.

Tatil bana yaramiyor, hayatimda bir bosluk olusuyor. Gerci su gecirdigim zamana da tatil denir mi denmez mi bilemeyecegim; ancak buna da sukur. Bulani var bulamayani var.

22 yasimdayken boyle dederuhi nasil oldum bilemiyorum. Kuzenim bu yil sosyolojiye girdiginden, bu disiplinin terimlerine asinaligim artti. NLP de bunlardan biri: Norosikito Lagaluga Pipipopo
Varsa benimle NLP takilmak isteyen babayigitler, bendeki bu dederuhiligin kokenine inebilecekler blog uzerinden bana ulassin.

Cunku sikildikc(e)a sikintinin kaynagini bulmaya cabaliyorsun ya da kaynak uretiyorsun.dederuhi de nasil bir terimse artik, yaziyi idare ettirdi bana. Bulamadigim ya da urettigim kaynaklar, sikintimi yok etse de beni sinirlendirmekten oteye gidemiyor. Sinirlendikce de kendimden tuketiyorum, etrafima da saldirganlasiyorum.

Saglam kafa saglam vucutta bulunur spor salonlarinin vazgecilmezlerinden. Bosuna yazmamislar, boslugu doldurmak icin guzel bir tercih spor. Alkol de fena degil; Ata'm izindeyiz, sirozdan olecegiz de tribunlerden gelme. Sporun etkisi buyuk hayatta. Benim hayatimdaki etkisi de buyukmus, eksikliginden oturu mudur nedir bu garip durumlarin aciklamasi bilemedim. Kanalize edemiyorum icimdeki bir seyleri.

Belki Avrupa basketbol sampiyonasi derdime derman olur bir nebze. Hepinize saygi selam ederim.

03 Eylül 2009

Wrong



I was born with the wrong sign in the wrong house
With the wrong ascendancy
I took the wrong road that led to the wrong tendencies
I was in the wrong place at the wrong time
For the wrong reason and the wrong rhyme
On the wrong day of the wrong week
I used the wrong method with the wrong technique

Wrong [2x]

There's something wrong with me chemically
Something wrong with me inherently
The wrong mix in the wrong genes
I reached the wrong ends by the wrong means
It was the wrong plan in the wrong hands
With the wrong theory for the wrong man
The wrong eyes on the wrong prize
The wrong questions with the wrong replies

Wrong [2x]

I was marching to the wrong drum with the wrong scum
Pissing out the wrong energy
Using all the wrong lines and the wrong signs
With the wrong intensity
I was on the wrong page of the wrong book
With the wrong rendition of the wrong hook
With the wrong moon every wrong night
With the wrong tune playing till it sounded right, yeah!

Wrong

Wrong...Too long (x5)

I was born with the wrong sign in the wrong house
With the wrong ascendancy
I took the wrong road that led to the wrong tendencies
I was in the wrong place at the wrong time
For the wrong reason and the wrong rhyme
On the wrong day of the wrong week
I used the wrong method with the wrong technique

Wrong


Gahan sana benziyo lem Gürk. Belki de ben benzettim.

2011'e Kadar Transfer Yok!!!

Kakuta ayağına gitti güzelim sezonlar.. 2011 yılına kadar transfer yasağı verdi FIFA. Chelsea'nin itiraz hakkı var..

The French club had lodged a claim with FIFA seeking compensation for breach of contract from the player and requesting also sporting sanctions to be imposed on the player and the English club for breach of contract and inducement to breach of contract respectively.
The DRC found that the player had indeed breached a contract signed with the French club. Equally, the DRC deemed it to be established that the English club induced the player to such a breach.


Artı olarak hayvan Mutu efendiye karşı herkes sevecen gören mazlum sanar. Ancak söz konusu Chelsea olunca herkesde oh iyi olmuş havası var. Yazık günah yahu başka bişey değil.Kına yak Gürk!

02 Eylül 2009

SKY is the limit...

Sky Sports'un yayın haklarını elinde bulundurduğu sporları içeren görülesi bir çalışma. Şirketin büyüklüğünü, kaç tane Digiturk ederini siz düşünün.

SİGARA


01 Eylül 2009

Gattuso


Kırmızı olayını okumuştum da videoyu görememişim. Gattuso tam bir hayvan ya tammm :))

31 Ağustos 2009

Zordur Premier League Hocam


İngiliz FHM'inden Sam Allardyce Blackburn Rovers idmanınına katılımış. Ahmet'in, Mehmet'in "oha ulan bu gol de kaçarmı amk" dediği pozisyonları tüketen topçularla aynı idmana çıkıp acı gerçekleri keşke daha fazla insan görebilse.

Top Club Footballers

Daglıs & Papi & Van Baaskay & Gürk

Beyaz Kelebek

Resimdeki çiko ben değilim.Gürkte değil. Süleyman Al Fahim. Portsmouth kulübü yeni sahibi. Zaten beyaz forma bi ona bide bizim Gürk'e bukadar yakışabilir bu alemde.

Fenerbahce:2 - Manisaspor:1

Rakibin ilk 3 haftada gosterdigi performans ve bu performansi puana cevirmedeki basarisi, Manisaspor macinin kolay gecmeyecegini dusundurdu mactan once. Ek olarak futbolcularin 1 aydir haftada 3 mac yapmasindan oturu yorgun olmalari da oyun kurgumuzu tam olarak isletemeyisimizde buyuk pay sahibiydi.

Sakatliktan donen Alex oldukca verimsizdi; ancak Guiza'ya yaptigi asist ve son goldeki payiyla Turkiye Ligi'nde bir kez daha takimini kurtarmasini bildi.

Dos Santos yaptigi top kayiplariyla hucumlari bitirdi. Ustune ustluk rakip takim, kazandiklari toplarla surekli ataga cikti. Benzer sekilde Cristian da cok kritik toplar kaybetti. En son kaptirdigi top, zaten 10 kisi oynayan Fenerbahce'nin gol yemesiyle sonuclandi.

Yorgunlugun etkisi de vardir elbette; ama rakip takimin sert futbolundan yilmis bir goruntu cizdi orta sahamiz. Bu sert futbola, Emre'nin her zamanki gereksiz ve anlamsiz cikislari da etkilenince 10 kisi kaldi Fenerbahce. Bu kadar yildir futbolun icinde olan birinin bu derece amator olmasini kabul edemiyorum, kendine cekiduzen vermek zorunda.

Yorgunluk ve Manisaspor'un sert futbolu onemli etkenler ama bugun sahadaki oyunun en buyuk nedeni Gokhan Gonul idi. Allah Fenerbahce'nin basindan eksik etmesin Gokhan'i.

Bekir cok siritti sag bekte. Gerekli bindirmeleri yapamadi. Kazim'in performansi da etkilendi bundan, oyunun cesitliligi azaldi. Kazim yerine giren Mehmet Topuz'dan sonra da sag kanatta herhangi bir iyilesme goremedik. Orta sahadaki pas trafigi duraksadi. Bunlarin disinda savunmada kademe hatalari yapti Bekir ve bana gore 61 numarali Manisasporlu oyuncuyu ceza sahasinda dusurdugu pozisyon penaltiydi.

Sion macinda Ugur ve Selcuk'un performansi ile bugun Bekir'in sergiledigi futbol, Fenerbahce'de yedek kulubesinin kendisini olmasi gereken seviyede hazir tutmadiginin gostergesi. Olasi bir sakatlikta sikintilara gebe bir goruntu var ortada.

Maci almalari halinde 3 gunluk tatil sozunu alan oyuncularin nobetci golcunun maci getiren vurusuyla bunca sevinmesi de sasirtici olmasa gerek. Lige 4'te 4 ile guzel bir baslangic yaptik. Umarim oyuncular bu 3 gunluk arada kendilerini toparlarlar ve onumuzdeki uzun maraton icin gerekli enerjiyi ve motivasyonu olustururlar.

30 Ağustos 2009

boşluk

Sıkılıyorum genel olarak. Bu yıl da sıkılıyorum boşluktan.

Mezun olduğumdan yapacak bir şey bulamadığımdan sıkılıyorum. Geçen yıl da staj da boşluktan sıkılıyordum. Staja başlamadan önce iş yaparım, bir şeyler görürüm diye heyecanlanırken stajda geçirdiğim 1 günden sonra boşluktan sıkıldıydım. Belki de staj yaptığım yerlerde gözlemlediğim, iş hayatının rutinliğine şahit olmam sıktı canımı.

Eskiden eve dönünce, basketbol oynardık arkadaşlarla/ alt nesil ile/ üst nesil ile. sürekli oynadığımız mabedimize okul müdürünün çabasıyla gereken bakım yapılmadığından bakımsızlıktan sahayı kullanamıyoruz. insan sporsuz yapabilir mi arkadaşım yahu? Üniversitenin son yılında zaten oynayamamışım basketbolu doğru düzgün, bir de memlekette oynayamıyorum- iyice sıkıldım bu duruma.

İkincisi, boş zaman etkinliği olarak PES oynarız biz arkadaşım Trakya'da. Okulda da oynardık, açılsın yine oynarız heralde; ama konu bu değil şimdi. O da sıkmaya başladı artık. Anladım ki benim yaşımdaki başka arkadaşlarımda da benzer semptomlara rastlanıyor. Oyun yaşımız geçti heralde, bu duruma da sıkıldım.

Bir ara günlüğe içkiliyken girdi oluşturma alışkanlığım vardı, şimdi ramazan molasındayım. O dönemde hiçlik ile ilgili bir şeyler yazmıştım. Hiçlik ile boşluk yakın konseptler olur mu olmaz mı bilemem; ama yapmaya hiçbir şey yok gibi geliyor bendenize.

Okul varken sıkılıyordum yoğunum vs diye; şimdi 2 yıldır okul açılsın demeye başladım. 18 yıllık öğrencilik hayatımda bunu daha önce hiç söylememiştim. Mühendislik eğitimimi tamamladım, sıkılmama rağmen okuyabildim; ama alt yapım müsait idi sanırsam buna. Şimdi yönetim master'ı yapacağım. Sıkıntım geçsin diye okulun açılmasını istemek de tehlikeli, zira master bitince ne yapacağım? Doktora düşünmüyorum, daha da mı sıkılacağım? Buna da sıkıldım anlayacağınız.

Ara paragraf açayım. Az evvel hiçbir şey yok yazınca aklıma geldi. Hiç yoktan iyidir diye bir söylem var dilimizde. Tek bir virgülle iki yöne de çekilebilen bu deyim ya da atasözü, çok kritik.

Okul açıldığında en azından yapacak bir şeylerim olduğundan sıkıntımın nedeni oluyor; o zaman hiç yoktan iyidir.

Hiç; yoktan iyidir. Bir şeyin hiç olmaması, herhangi bir şeyin var olup sonradan yokluğunu çekmekten iyidir gibi bir manaya geliyor. Şu yaşıma kadar sürekli yaptığım etkinliklerim oldu: eğitim gördüm, okudum, basketbol oynadım, oyun oynadım. Şu anda bunlar teker teker kaybolmaya başladı. Benim için tehlike çanları çalıyor galiba. Buna da sıkılayım bari biraz.

Deneme yazmaya girer mi bu oluşturduklarım ama "yazmaya" sözcüğüne dikkat çekmek istiyorum. Sahip olduğum sözcük kökeni meraklılığı ve imlaya özen, bu sözcükte çok ilginç. Boşluktan kitap okuduğumdan eski basım kitaplarda "yazmağa" diye geçen sözcük, ne zamandan beri "yazmaya" oldu diye düşündüm.

Yapım eki olarak -mak yerine - ma kullanmayı kim önerdi mesela? Dil yaşayan bir fenomen galiba. Fenomen bile Türkçe'ye girdiğine göre.

Boşluktan başlayıp sözcüğe geçebilmem biraz uzun sürdü. Yazının burasına kadar okuyabilenler için yakaladığım değişik sözcük bağlantılarını paylaşmak istiyorum.

CNBC-e'de x dizisini izlerken altyazıda uygun mülk geçti, kulağıma appropriate property geldi. Ya da buna tamamıyla ben uyduruyorum şu anda; çünkü net olarak hatırlayamıyorum.

Daha sonra proper ın da uygun anlamına geldiğini hatırladım. Aynı kökten mi geliyorlar acaba dedim içimden.

Bunu net hatırlıyorum; Bart Simpson, Krusty'nin odasının önünde "Whoaw, Krusty's props..Cool!" dedi. Sonra kafamda ışık çaktı. Serbest çağrışım ile kafamda kıvılcımlar oluştu.

Her ne kadar Bart, prop dediğinde sahne elbisesini kastetse de dayanak anlamına da geliyor prop.

Prop'tan pro'ya geçtim. Professional'ın kısaltması babında. Şu birkaç ayda Real Madrid'in Hollandalı oyuncularına takındığı tavır ile uyuşan sözcükler olduğunu düşünüyorum. Dün de 3G nimetinden faydalanarak Muyu'nun Enes Kanter yazısını okudum. Aynı bağlantıyı Enes Kanter için de kurabiliriz sanırım.

Sporcularına (pro) zamanında destek olan(prop) kulüpler oyuncularına birer mülk gözüyle (property) bakıp uygun olmadığına(proper) karar verip oyuncuları fazla düşünmeden gözden çıkarabiliyorlar.

benzer durum ülkemizde Edu'ya da yapıldığına inanıyorum. Yazıyı daha fazla da uzatmadan bitiriyorum. Zira yazarken sıkıldım!

28 Ağustos 2009

Denizli'nin İçindeki İrlandalı!


Mustafa Denizli daha geçtiğimiz hafta zehir zemberek konuştu. Yok kargalar, yok kuşlar... Bizi küme düşüren Cimbom'u şampiyon yapar. Falan filan... Okuduğumda dedim ki "ulan ne kıdemli adamdın gözümüzde sen denizli". Nitekim bumaçevdeizlenir'den Şaban ve Gürkan'a da hafta içi dedim ki "bu adam benim için bitmiştir".

Gökhan Zan bedavaya piyasaya salındı, dediler ofsayt adamdı iyi oldu. Herif oynuyor hiç sırıtmadan şimdi Galatasaray'da. Insider bilgi geldi Van der Vaart gelcek diye, yerine 8 milyon euro verilip Tabata alındı. Sanki bu takımda Delgado, Yusuf yokmuş gibi. Bunların hepsi Denizli'nin haberi olmadan yapılmadı heralde. Gel gelelim Antep maçına, Ernst gibi adamı ki bence Beşiktaş'ın tek efendi adamı tam ihtiyaç varken dışarı aldı. O anda maçı izleyenler taraftarın tepkisini görmüştür. 25000 adam aynı anda aynı şeyi düşünüyorsa vardır o olayda bir bok değil mi? Bütün bu haltları yiyor efendi, bir de paşa gibi açıklamalar yapıyor. O Denizli ise ben de içindeki İrlandalıyım ulan.

Şimdi bir kaç seferdir tespit edip de söleyemediğim bir kaç tespitimi bir kaç kişiye beyan etmek isterim:

  • Beşiktaş götü yakın zamanda toplayamazsa geleceğin Trabzon'u olur.
  • Nihat piyasanın en overrated topçusudur. Milli takıma falan alınmamalıdır.
  • Tabata 8 milyon euro ise Arda Turan 50 milyon eurodur.
  • Ertuğrul Sağlam olsaydı Beşiktaş çok daha umut verirdi.
  • Şampiyonlar liginde grupta 3 puan Beşiktaş için büyük başarıdır.

Andriy

KALDIRMA BANA DOĞRU !!!

Carlton Cole - Sağduyu (Cole Bastı.. keh keh)

"I heard the chants, I might be as strong as a gorilla, but I'm not a monkey... It's football you know, I don't care."

West Ham - Millwall maçında azınlık Millwall taraftarları Cole'a maymun tezahuratları yapmışlar. Cole tepkisi güzel. Helal Carlton..

Not: Başlık için özür dilerim ama içimden geldi :)) Very deep inside you know :P

Who The Fuck Are Man Utd

Tabata'lı Beşiktaş sezon başındaki United'ı yener mi? Bence zor. İkinci maç nolur ? Bence umarım ikinci bi Liverpool hadisesi olmaz. İnönü'de yeni açık bu sezon efsanevi bi kadro ağırlıcak. Gürk bile! orda olacak. Zaten Alim, Orkun, Kayhan, Cem, Şaban ve Gürk'ten oluşan bi kadro Barça'yı bekliyordu 4. torbadan o olmadı ama Wolfsburg oldu :) Bumaçevdeizlenir ekibi bu maçı yerinde izlicek sanırım. United'lı pırıl pırıl çocuklar zaten. Keşke bide maçı Yeni Açık'ta değilde United'lı kankalarının yanında izleselerdi. Çarşı yancılara da karşı mı? İnönü stadı böyle inler mi ? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi ? . Bu maçta bende Beşiktaşlıyım arkadaş..


Diğer gruplarında can alıcı noktaları var. Mesela C Grubu fena olmuş. Milan & Real Madrid maçı fena olur. Yine F Grubunda Barça & İnter maçı var bence bu eşleşmele en ilgi çeken maç olacaktır. Arsenal'in düştüğü grup kek. Keza Chelsea'da rahat çıkar. Juve & Bayern çekişmesinden bence Juve ilk çıkar (yada umarım ilk çıkar). Kıçını toparlayabilirse Liverpool yine zorlanmadan çıkar. Dört İngilizden ikisi rahat yarı final oynar (gerçi bunu ilkokul çocuklarıda biliyo artık) Arsenal ilk favorim. Arkadan Chelsea yarı finale gelir. Barça üçüncü yarı finale gelen ekip olur. Dört Real Madrid olur diyorum. Ancak gruplardan çıkıldığında yapılacak eşleşmeleri bilmiyorum sadece serbest attım.

ÇAKAL !!!

Ayağı kırıldığında üzüldük, kırana hayvan dedik, yetenek söndü yazık oldu dedik. Keşke sönseymiş gerçektende. Ayıptır, yazıktır. Platini hakemleri (özellikle yan hakem) alnından öpmemiştir eminim.. Eduardo gibi hayvanlıklarla meşhur bazı topçular var Independent listelemiş bir çoğununda videosu var. Benim aklıma böyle sahtekarlıklarda ilk Rivaldo geliyor. O arada Hakan Ünsal'ın yerinde iyi ki ben yoktum..

27 Ağustos 2009

berege, 24-08-2009

Yil boyunca bir seyler yazmak isteyip zaman bulamadigimi soyleyip yazi yazamadim. An itibariyle oldukca zamanim var;ancak simdi de bilgisayarim yok diye yazamiyorum. Halbuki- imlasini kontrol edemedim; ama kelimeye bayagi takildim- o kadar cok bir seyler yazmak istiyorum ki bilgisayarin basina oturunca yazmaya bir sey yokmus gibi geliyor ve actigim gibi kapatiyorum yeni word belgesini, bombos.

Kendimi dis dunyaya anlatmaktan hoslanmayan bir yapim var ve bir seyi yaptigimda kendimi en iyi sekilde ifade etmek istiyorum. Yazmak dedigin kendi fikirlerini senin disindakilerle paylasmak demek nihayetinde. Yazilarimda degindiklerim deginmek istediklerimin tahminen yuzde10'nunu olusturur. Geriye kalan bolumu kendimce paylasmaya uygun bulmamis ya da paylasiminin kayda deger olmayacagini dusunmusumdur. Bunun gibi bir denemeyi de daha once 'deneme'yisimin NLP aciklamasi bu olsa gerek.

Teknoloji guzel sey valla, pek cok yenilikle geliyor. Belli durumlarda insani bogsa da, yeni telefonumun klavyeli olmasi bilgisayar karsisinda yazamadiklarimi bir sekilde not almama olanak sagliyor. Uykumun gelmesi icin yatagima uzandigim su dakikada, ileride bu yaziyi okuyacaklar icin aklimda gecenleri 'kagit'a dokuyorum, o meshur teknoloji sayesinde.

O meshur teknoloji ki uzagi yakin kilip aninda konusturabiliyor, hem de bunu artik goruntulu bile yaptirabiliyor. Bir nevi hayata bile bagliyor.

Ama benim gibi disari acilmayi pek sevmeyen birini, sevdigine baglarken bazen aciz kaliyor. Karmasik duygularimi iletemiyor, yuzumdeki ifadeyi karsi tarafa gosteremiyor, sesimdeki tonu ayirt ettiremiyor.

Bu noktada teknolojiye de fazla mana bulmamak gerekiyor galiba. Insan kendine de cuvaldizi batirmali; ama dedigim gibi disavurumculugum pek iyi degil. Disavurum yaptigimda da degisik yorumlara mahal verdigim olmuyor degil. Ama icim iyi biriyim dersem yanlis da olmaz heralde.

Yazmak icin konu secmekte zorlaniyordum, baslayinca gerisi geldi. Self- exposure& 3G konulu bir yazi olustu. Sonuc olarak bu yazi da benim kendime bir acilimim olsun.

26 Ağustos 2009

Ninja



Böyle uçuşları özledik be hemşerim. Blooming maçından..

West Ham - Millwall



4 yıl beklemiş taraftarı zaptetmek zordur. İngiliz polisinin iş işten geçtikten sonra önlem alması da abes. Hadise filme bile konu olmuş adamlar stada polis sokçaktaa ölme eşşeeem.. Maç iki kere durmuş saha giren taraftarlar yüzünden. Tribündeki olaylar da cabası. Saha dışında ise daha çok bira şişeleri konuşmuş. Zaten ilk fotodaki elemenın eşgalden olayların seyri rahatça anlaşılır. Adına yakışan bi maç olmuş tebrikler.. Maçı 3-1 West Ham aldı. Foto: Foto Getty

21 Ağustos 2009

Koş Baba Koşalım



Dayı yine Allah ne verdiyse koştu. Yeni 200 metre rekoru 19.19 . Fotolar Getty'den

20 Ağustos 2009

Chelsea Kicks






Adidas Chelsea için basketbol ayakkabısı üretmiş. Ayakkabı ilk etapta Amerikada satılcakmış. Bodega adlı bi mağazada (Boston merkezli) bir adet forma(garnett), bir adet atkı ve ayakkabılardan oluşan bir set halinde satılacak ürünün fiyatı 275$ olacakmış. Tamam Garnett Chelsea taraftarı olabilir ancak kaç Chelsea taraftarı arkasında Garnett yazan bi formaya para verir ki ? Üstelik forma geçen sezonun formasıyken.. Ayakkabı daha çok eski hentbol ayakkabılarına benziyor bence.

İşte Premier Lig Bu!


Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi maçları olmayan Premier League ekiplerinin 2. hafta maçları vardı bu haftaiçi. Avrupa'nın en büyük 5. ligi Championship'ten en büyük 1. ligine bu sezon çıkan Burnley -ki geçen sezondan can yakıcı bir takım olacakları belli idi- Manu'ya tek göllü üstünlük sağlarken benim gibi sürpriz seven iddiacıların yüzünü güldürdü. Nitekim kuponda yer vermiştim kendilerine. Okuldan sıra arkadaşım çok sevgili Şükrü Can Çerkezoğlu'na da "bu maça oyna oynamayanı dövüyorlar olum" demiştim.

Sempatizanı olduğum Tottenham Hotspurs ise geçtiğimiz haftasonu Chelsea'ye kök söktüren Hull City'ye 5 attı. Uzatmalı Spur DeFoe 3 golle menajeri Harry'nin yüzünü kara çıkarmadı. Liverpool maçından belliydi bunun olacağı. Umarım Avrupa Liginde Tottenham İstanbul'a gelir de izlemeye gideriz paşaları. Bu maç da kuponumun güzel maçlarından dı. Keşke handikaplısını oynasaydım. Burnley için de tam tersi, handikap gereksizmiş. Yine de garantiye almak adına handikap joker hakkımı kullandım.

Doğuş ve İsmo kardeşlerime saygılar...

19 Ağustos 2009

Portland Trailblazers 2009-2010 Forma


Portland Blazers 2009-10 sezonunda kullanacağı formaları tanıttı. Kulübün 40. Yılı münasebeti ile hazırlanan formaları Baba Porter ile Oğuz Başkaya beraber tanıttılar..

Spacial thanx to Gürk

Pizarro Bremen'de

Geçen sezon kiralık olarak Werder Bremen'e gelen 30 yaşındaki topçuyu bu sezon bonservisiyle birlikte satın almış oldu Alman ekibi..

Human Speed Limit?

Bolt rekoru kırdığından beri akılları en çok kurcalayan soru belki de 100 metrenin daha hızlı koşuluğ koşulamayacağı. Konuyla ilgili güzel bir podcast. Bilimsel olarak tartışılmakta.

18 Ağustos 2009

Newcastle Kaçakları Sezon-1 Bölüm-8

Michael Owen, Obafemi Martins, Habib Beye, David Edgar, Peter Lovenkrands, Sebastien Bassong, Mark Viduka... Newcastle'da el ele verip herika bir sezon yaşatan oyuncular görevi yerine getirince championship güçlerine gitmiş olacak ki takımdan ayrıldılar. Şu günlerde kadroya 8. kaçak ekleniyor. Damien Duff PL takımlarından Fulham ile anlaştı. 3 yıllık 4M£'a evet diyen İrlandalı topçu kısa yoldan PL'e geri dönmüş oldu..

NBA Live 2010

NBA'i sadece ekrandan takip etmeyip sanal alemde kendilerini deneyenler bilir ki bu toprakların hakimi NBA 2K serisidir. Fifa ve PES arasındaki savaşta sürekli yenik taraf olan EA Sports firması bence 2009 yılındaki oyun ile bir adım öne çıkmıştı. Şimdi ise NBA Live serisini şahlandırmak için hazırlanıyorlar. Videoda yeni özelliklerden bahsedilmiş ancak bu özelliklerin hepsini 2K Sports yetkileleri çok daha önceden monte etmişlerdi oyunlarına. Pek de umut vermediğim ancak yine de yılların hatrına bakmadan geçemediğim NBA Live serisinin son çıkan videosu:

Roman Gibi...

Roman Abramovich ve uzatmalı sevgilisi Dasha Zhukova çocuk bekliyorlarmış.. Üç yıldır birlikte olan çift ilk çocuk deneyimlerini yaşıyormuş.. Roman babanın daha önceki eşi Irina'dan iki kızı ve üç pehlivan gibi erkek evladı bulunuyor. 6'lı düzeneğini kurmuş Abram.. Haydi hayırlısı. Yannız Dasha tatlıymış.. Bu arada Dasha 28, Roman 42 yaşında..

Plastik Alves

Alves baba kulaklara bi ince ayar çektirmiş sanırım ama iyi yapmış bence. Eski halin korkutucuydu be baba :)

Rambo

Aslında kendisinden nefret ederim hatta yakalasam..... Neyse. Adam iyice ün yaptı ki ecnebiler bile ilgilenir oldu. Meraklısına Rambo..

Puppy Rotts






İlk üç resimdeki köpeğe bittim.. Resimler Deviant'tan