Sıkılıyorum genel olarak. Bu yıl da sıkılıyorum boşluktan.
Mezun olduğumdan yapacak bir şey bulamadığımdan sıkılıyorum. Geçen yıl da staj da boşluktan sıkılıyordum. Staja başlamadan önce iş yaparım, bir şeyler görürüm diye heyecanlanırken stajda geçirdiğim 1 günden sonra boşluktan sıkıldıydım. Belki de staj yaptığım yerlerde gözlemlediğim, iş hayatının rutinliğine şahit olmam sıktı canımı.
Eskiden eve dönünce, basketbol oynardık arkadaşlarla/ alt nesil ile/ üst nesil ile. sürekli oynadığımız mabedimize okul müdürünün çabasıyla gereken bakım yapılmadığından bakımsızlıktan sahayı kullanamıyoruz. insan sporsuz yapabilir mi arkadaşım yahu? Üniversitenin son yılında zaten oynayamamışım basketbolu doğru düzgün, bir de memlekette oynayamıyorum- iyice sıkıldım bu duruma.
İkincisi, boş zaman etkinliği olarak PES oynarız biz arkadaşım Trakya'da. Okulda da oynardık, açılsın yine oynarız heralde; ama konu bu değil şimdi. O da sıkmaya başladı artık. Anladım ki benim yaşımdaki başka arkadaşlarımda da benzer semptomlara rastlanıyor. Oyun yaşımız geçti heralde, bu duruma da sıkıldım.
Bir ara günlüğe içkiliyken girdi oluşturma alışkanlığım vardı, şimdi ramazan molasındayım. O dönemde hiçlik ile ilgili bir şeyler yazmıştım. Hiçlik ile boşluk yakın konseptler olur mu olmaz mı bilemem; ama yapmaya hiçbir şey yok gibi geliyor bendenize.
Okul varken sıkılıyordum yoğunum vs diye; şimdi 2 yıldır okul açılsın demeye başladım. 18 yıllık öğrencilik hayatımda bunu daha önce hiç söylememiştim. Mühendislik eğitimimi tamamladım, sıkılmama rağmen okuyabildim; ama alt yapım müsait idi sanırsam buna. Şimdi yönetim master'ı yapacağım. Sıkıntım geçsin diye okulun açılmasını istemek de tehlikeli, zira master bitince ne yapacağım? Doktora düşünmüyorum, daha da mı sıkılacağım? Buna da sıkıldım anlayacağınız.
Ara paragraf açayım. Az evvel hiçbir şey yok yazınca aklıma geldi. Hiç yoktan iyidir diye bir söylem var dilimizde. Tek bir virgülle iki yöne de çekilebilen bu deyim ya da atasözü, çok kritik.
Okul açıldığında en azından yapacak bir şeylerim olduğundan sıkıntımın nedeni oluyor; o zaman hiç yoktan iyidir.
Hiç; yoktan iyidir. Bir şeyin hiç olmaması, herhangi bir şeyin var olup sonradan yokluğunu çekmekten iyidir gibi bir manaya geliyor. Şu yaşıma kadar sürekli yaptığım etkinliklerim oldu: eğitim gördüm, okudum, basketbol oynadım, oyun oynadım. Şu anda bunlar teker teker kaybolmaya başladı. Benim için tehlike çanları çalıyor galiba. Buna da sıkılayım bari biraz.
Deneme yazmaya girer mi bu oluşturduklarım ama "yazmaya" sözcüğüne dikkat çekmek istiyorum. Sahip olduğum sözcük kökeni meraklılığı ve imlaya özen, bu sözcükte çok ilginç. Boşluktan kitap okuduğumdan eski basım kitaplarda "yazmağa" diye geçen sözcük, ne zamandan beri "yazmaya" oldu diye düşündüm.
Yapım eki olarak -mak yerine - ma kullanmayı kim önerdi mesela? Dil yaşayan bir fenomen galiba. Fenomen bile Türkçe'ye girdiğine göre.
Boşluktan başlayıp sözcüğe geçebilmem biraz uzun sürdü. Yazının burasına kadar okuyabilenler için yakaladığım değişik sözcük bağlantılarını paylaşmak istiyorum.
CNBC-e'de x dizisini izlerken altyazıda uygun mülk geçti, kulağıma appropriate property geldi. Ya da buna tamamıyla ben uyduruyorum şu anda; çünkü net olarak hatırlayamıyorum.
Daha sonra proper ın da uygun anlamına geldiğini hatırladım. Aynı kökten mi geliyorlar acaba dedim içimden.
Bunu net hatırlıyorum; Bart Simpson, Krusty'nin odasının önünde "Whoaw, Krusty's props..Cool!" dedi. Sonra kafamda ışık çaktı. Serbest çağrışım ile kafamda kıvılcımlar oluştu.
Her ne kadar Bart, prop dediğinde sahne elbisesini kastetse de dayanak anlamına da geliyor prop.
Prop'tan pro'ya geçtim. Professional'ın kısaltması babında. Şu birkaç ayda Real Madrid'in Hollandalı oyuncularına takındığı tavır ile uyuşan sözcükler olduğunu düşünüyorum. Dün de 3G nimetinden faydalanarak Muyu'nun Enes Kanter yazısını okudum. Aynı bağlantıyı Enes Kanter için de kurabiliriz sanırım.
Sporcularına (pro) zamanında destek olan(prop) kulüpler oyuncularına birer mülk gözüyle (property) bakıp uygun olmadığına(proper) karar verip oyuncuları fazla düşünmeden gözden çıkarabiliyorlar.
benzer durum ülkemizde Edu'ya da yapıldığına inanıyorum. Yazıyı daha fazla da uzatmadan bitiriyorum. Zira yazarken sıkıldım!