Uyumamak adına anlamsızca zaman geçirdiğim şu dakikalarda gecenin şu saatine biraz olsun anlam katabilme adına, en azından kendi adıma, iki kelam edeyim dedim- açtım yalnız ve güzel günlüğü, başladım tuşlara basmaya.
Her şeyden evvel forumumuzun çok değerli üyelerinden Yalçın Şeker'e acil şifalar diliyorum. Forumdan takip edebildiğim kadarıyla durumu iyi ve en büyük temennim bu operasyon ile sağlığına tamamıyla kavuşmasıdır. Hayatta en mühim varlık sağlık, Şeker de en kısa zamanda sağlığına kavuşur inşallah.
Gecenin bu saat dilimine denk gelen yazılar tahminen belli bir taslak ve düzenden uzak olur diye düşünüyorum. Birbirine bağlamakta benim bile zorlandığım paragrafımla idare etmenizi rica ediyorum ve yazıya İstanbul içi mesafe bilgileriyle devam ediyorum.
Bu paragrafın anahtar sözcükleri sosyal medya, twitter, efes pilsen ve istanbul. Zamanında Batuğ Ağabey'in bir yazısında "sosyal" sözcüğünün kökeniyle ilgili bir sorgulama vardı- o günden beri bu sözcüğü kullanırken hep kendimce sorgularım, niye sosyal diye. Twitter denen olgu "sosyal medya platform"larından biri- hepsi yabancı kökenli ancak dilimize girmiş; tamlayanı sıfat tamlaması olan bir belirtisiz ad tamlaması. "Toplumsal basın-yayın kürsüsü" dersem çok mu abuk olur şu anki "konjunktür"de, orasını yorumlamak dilbilimcilere kalmış; ancak sözcüklerin kullanımını toplum belirlediğinden bireysel sözcük bilincinin önemine inanırım.
Bir üst paragrafta esas girmeye çalıştığım konuya bir türlü değinemedim. İstanbul içi mesafe diyordum sanırım.. Hah, şöyle ki bu a-acayip kürsülerden biri olan twitter için hazırlanan uygulamaların biri sayesinde, takip ettiğim kişilerin güncellemeleri ekranımın sağ üst köşesinde beliriveriyor. Sinan Güler'den 2'şer bilet kazandım 2 Efes maçı için. İlkine gidemedim; perşembe günkü Real Madrid maçına gitmeyi başardım. Başardım diyorum; çünkü Sabancı Üniversitesi'nden Zeytinburnu'ya saat 17.15 civarinda yola çıkarak bunu gerçekleştirdim. Kişisel aracımla gittiğimden km sayacına baktım ve benim gibi yolu tam bilmeyen biri olarak Orhanlı/Tuzla- ZAbdi İpekçi Arena/Zeytinburnu arasının 100 km olduğunu idrak ettim.
Davetlisi olduğum oyuncu maçta oynamadı- desteklediğim takım maçı alamadı- toplam 200 km yol yaptım- peki buna değdi mi? valla pek değmedi gibi sanki. Ama bu dönem okulda baymanın doruklarına vardığımdan, küçük bir değişiklik oldu benim için. Ergin Ataman'ın acayip rotasyonunu- Rakocevic'in iğrenç savunmasını- Kasun'un hakemin kafasını avuçlayışını- siyah lambo'su beyaz ferrarisiyle Delgado& Ferrari ikilisini canlı gördüm. Aman ne de mühim.
Yazıyı daha da uzatabilirim; ancak hem saat geç oldu hem de zaten dağınık bir şekilde yazdım- bir de uzun olursa hiç çekilmez. İyisi mi burada yazıyı noktalayayım. Efes ile ilgili teknik incelemeyi sayın Pekdoğru layıkıyla yapar zaten.
Tekrardan Yalçın Şeker'e geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum. Yüreğimiz seninle.