12 Ağustos 2008
You Don't Mess With Me!
Waterboy ile başladı Adam Sandler sevgim ne de hoşuma gitmişti o film. Akabinde herhalde zat-ı aline hayran kaldığım; Anger Management! Spanglish, The Longest Yard, 50 First Dates, CLICK, Reign Over Me derken Adam Sandler hastalığı tavan yaptı bende.
You Don't Mess With Zohan'dan haberim bile yoktu. John Stewart'a konuk oldu, orada öğrendim. Çok övüldü falan, kısa bir bölüm gösterildi hoşuma da gitti. "Güzel film herhalde" dedim ve beklemeye koyuldum.
Gel gör ki izlediğimde büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmek istiyorum. (Bundan sonrası Spoiler içerebilir. Gerçi ne yazacağıma dair bir planım yok hoş. Bodoslama gidiyorum ama söyleyeyim yani)
Filmin başı güzel. O göt kadar topu sektirip en son kıç deliğine sokması hadi bir nebze güldürüyor desek de ileriki sahnede balığı falan sokması "Ne oluyor lan?" dedirtiyor.
Genel teması Filistin ve İsrail'i ti'ye almak ama bunu Recep İvedik tarzında yapmak Adam Sandler'a yakışmadı zannımca.
Bir haltlar yazarım herhalde diye spoiler alert moduna da girdik ama sanırım daha fazla yazmak istemiyorum çünkü benim gözümde hakikaten değersiz, savaş gibi kötü bir durumu kötü bir şekilde ti'ye almaya çalışan, abartı sulu bir komedi filmi olmaktan öteye gidemeyecek. Cinsellikle alakalı sulu espiriler de bizimkileri aratmadı. Ekipte Türk de göremedim gerçi.