03 Ağustos 2008

Zico & Aziz Yıldırım

Zico Begins

Aziz Yıldırım'ın ne yaptığını bilmediği 42 kayıp günün ertesinde takıma geldi. 99 yıllık Fenerbahçe tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden biri olduğu kesin. Üstüne 100. yılda başarılı olma baskısı cabası. Tecrübesizdi, Avrupa futbolu hakkında öğreneceği çok şey vardı. Takımın en değerli oyuncusu Anelka, ayrılmayı kafasına koymuştu. Velhasıl kelam Fenerbahçe 100. yılına girerken Dinamo Kiev karşısında oynadığı ön eleme maçlarına 3 yabancıyla çıkabildi. Can Arat'ın içinde bulunduğu bir savunma ve CL rüyası, ironik. Tebrikler Aziz Baba!



Zico kadrosunu toplayabildiğinde ligin 6. haftasına gelinmişti. Buna rağmen takım sezonu forse ederek, derbilerde rakiplerine büyük üstünlük kurarak rahat bir şampiyonluk kazandı. Çok eleştirilen Zico, her zaman hatalarından (biri hariç) ders aldı. Sakarya deplasmanında alınan mağlubiyetle birlikte, Daum'un 3 sezon boyunca oynattığı sistemine geri döndü. Doğrusu da buydu. Fenerbahçe gibi o da kendini geliştirdi. Avrupa'da bir sene sonra neler yapabileceğinin sinyalini verdi.

Aziz Yıldırım Forever

Aziz Yıldırım'da boş durmadı tabi bu arada. Fenerbahçe'nin en büyük değerinin yuvadan uçmasına göz yumdu. Sonra b.ku menajerlere atıp sıyrıldı. Tuncay Şanlı'nın sözleşmesinin sezon sonu biteceği, kendisiyle 3 yıllık anlaşma yapılan 2004 yılından beri biliniyordu. Denizli faciası sonrası (dikkat klişe geliyor) Tuncay'ın önüne boş mukavele koyulsa, imzalayacağına eminim. Pek çok futbolcu gibi Tuncay'da kendisini kulübe karşı borçlu hissediyordu ve Tuncay'ın o sırada pazarlık yapabilecek karakterde bir oyuncu olmadığını düşünüyorum. Zaten takımının en değerli genç oyuncusuyla 3 yıllık sözleşme imzalamanın manasını da çözebilmiş değilim ya neyse...

Geçtiğimiz yaza Roberto Carlos bombasıyla girdik. Amaan geçtiğimiz sezon işte hatırlatmaya gerek yok. Fenerbahçe tarihinin Avrupa'da Nisan ayında maç yaptığı ilk sezondu sanırım. Kupa 1'de elde edilen başarılar herkesi gaza getirdi. Beni asıl gaza getiren olaysa Sevilla deplasmanı sonrası Aziz Yıldırımın'ın açıklamalarıydı. Birçok klüp başkanı o gazla kalkıp '' şampiyonluk bizim, CL bizim'' tarzında taraftarlarını coşturacak açıklamalar yapardı. Fakat Aziz Başkan, önemli olanın her sene bu seviyelerde mücadele etmek olduğunu ve bunun için istikrarın şart olduğundan dem vurdu durdu. ''Ahanda'' dedim. Şimdi bir ''Avrupa kulübü'' olduk. Yoksa yemişim 2 milyar dolar bütçeyle dünyanın en pahalı klübü olma unvanını. Takımının en önemli oyuncularını elinde tutamadıktan sonra...


Galatasaray maçıyla birlikte kaybedilen şampiyonluğun ardından Aziz'in içindeki canavar tekrar ortaya çıktı. Açıkçası Türkiye Süper ligini kazanamamanın benim için bi sakıncası yok, CL'ye katılabildiğimiz sürece. Çünkü ertesi sezon yine siz şampiyon olacaksınız. Hadi en fazla 5 sene beklersiniz, herhangi 3 büyük takımın taraftarıysanız. Fakat Aziz Başkan elden kaçan şampiyonluğun faturasını Zico'ya kesti.

Sevaplarıyla, günahlarıyla bir Zico geçti Fenerbahçe'den. Yıllar sonra, CL'de çeyrek final oynatan hoca olarak hatırlayacağım ben kendisini. 2007-2008 sezonunda kaçırılan lig şampiyonluğunun mimarı olarak değil.