Batug Forumlarında konuşurken o kadar çok özlediğimi anladım ki yazamadan edemedim şu yazıyı. Gerçi orada yazdıklarıma benzer doğrultuda giden, hatta ne doğrultusu; bildiğin aynı olacak bu yazı ama yazmazsam ölürüm.
Diyorum ki, eskiden daha mı çok oyun çıkardı? Ben haftada 10 tane pc oyunu alma hakkım olduğunu hatırlarım. Orta 1'deydik o zaman. Okulumun tam karşısında hep beraber takılıp, beraber oynadığımız bir arkadaşımın apartmanı vardı ve apartmanın altında da bilgisayar oyunları satan bir yer. Olmadı Çark Caddesinde artık bizi bellemiş, o zaman haftada bir İstanbul'a gidip bavul dolusu oyunla Adapazarına dönen bir abimiz vardı. Onlardan alırdık tüm oyunları. Tabi o zaman internet, download, torrent falan desen "Uzaylı mısın lan sen?" derlerdi adama... Sene 1997-1998.
İlk hatırladığım oyunlardan biri eskiye dair, Grim Fandango. Zamanının ilklerinden, emsalsiz ve şaşkınlık uyandıran 3D oyunlarından biri. Fotoğraftaki bölümü yanlış hatırlamıyorsam geçebilmek üç günümü almıştı. Cennetle cehennem arası bir oyundu, bir o yöne bir bu yöne savrulursun.
Escape from Monkey Island, Curse Of Monkey Island... Guybrush Threepwood, Minnie Goodsoup, Griswold Goodsoup, Edward Van Helgen, King Andre, Voodoo Lady, Wally Feed, LeChuck vs. vs. Gözlerim yaşlandı (abarttım), bu oyunun yeri ayrıdır bende. Az gecemi gündüz etmedi, ilk ingilizce espirileri bu oyunda duydum. Lan ingilizcede espiri de varmış, boşuna fuck'a, bitch'e sarmışız diyordum.
Bu oyunu kaç kişi hatırlar, biliyordur, oynamıştır hiçbir fikrim yok ama benim çocukluğumun 2-3 senesinde canım sıkıldıkça durmadan tekrar tekrar oynadığım bir oyundu. Hikayesini net hatırlamıyorum, zaten bitirebilmiş değilim de ama çok çocuksu, müzikleri bir o kadar güzel değişik bir macera oyunuydu kendileri. Selam ederim kendisine buradan, özledik ziyadesiyle...
"Twinsen, rush to the downtown pharmacy and find a cury for dinofly. He just crashed behind the house and looks injured!"
Galiba tanıdığım ve bildiğim bütün George'ları çok seviyorum. Neyse... George Stobbart ve Nicole Collard eksenli, yürü babam oraya yürü babam buraya. Her yerden ekşın fışkırıyor türünde, zamanının en iyi oyunlarından biri.
Zamanın iki Tycoon oyunu. Theme Park ve Theme Hospital. O zamanlar yoktu tabi Roller-Coaster Tycoon, Zoo-Tycoon falan. Theme Park dos oyunuydu zaten. (Var mı dos'u hatırlayan? Eski bir dost idi kendileri) Theme Hospital da PC'ye çıktı, bağımlılık yarattı ki zaten PC'ye çıkması sebebiyle en çok bilinen oyunudur bu serinin Theme Hospital...
Bu tabi biraz daha ekstrem. Sikindirik dial-up bağlantılar ile oynardık, lag'lara binlerce küfür ede ede. Tam adamı/yaratığı kesecekken lag olurdu, bağlantı kesilirdi ana avrat dümdüz. Aylarını harcadığın şeye bir daha aylarını harcardın. Bir de sloganı vardı ve oyunun adı anlamayanlar için anlaşılır hâle gelecektir elbette; "Ultima Online, Hayat Offline"
Tanya; "Çeççenga" tarzı bir repliği vardı. Ta ebesinin şeyinden pistol ile bina yıkan hatundu, cevvaldi... Ha bana verin Amerikalıları, pillbox defansım olsun kralını tanımam. Kapışırız yani.
Dük Nükem, Dük, Dükem Nükem gibi değişik telaffuzları vardı, çok da tın gerçi ne olduğu. Fırlama bir karakterdi Duke, çapkın ve bir o kadar da pervasız bana hep Vinnie Jones ve Gazza'yı hatırlatmıştır. Çok gereksiz bir hatırlatmaymış onu farkettim.
Bilgisayarı ilk aldığımda yüklü gelmişti. Zaten yüklü gelen 3 oyun vardır, neredeyse klasiktir. Red Alert 95, Duke Nukem ve Doom... Daha sonra PS 1 zamanları 2 kişi karşılıklı savaş halinde daha da leş gibi sardıysak da ilklerin de ayrı bir özelliği, güzelliği oluyor şimdi...
Warcraft 1, Warcraft 2 vardı tabi bir zamanlar. Warcraft daha böyle büyümemiş, bu kadar g.tü kalkmamıştı. O zamanlar network'ün inceden peydahlandığı zamanlar, Age Of Empires ile birlikte yaz tatillerinde network battle kasabiliyoruz... Kafamıza hangisi eserse, sürekli bir meydan okuma hâli... "Günaydın, hadi Eyc Of oynayalım, s.kecem bu sefer seni aklıma taktik geldi, 10 set sur çekecem nah girersin.", "İyi geceler, yarın unutturma da bir de Vorkraftta koyayım..." gibi gibi...
Valla SS'i bulmasam yazmayacaktım da en çok eğlendiğim oyunlardan biri Hopkins Fbi idi... Bu da oyunun ya ilk sahnesi ya da başlardan bir sahne, çok zaman oldu hatırlayamadım şimdi.
Diğer bir eğlence ise Larry Leisure Suit'ti benim için. Bütün serilerini oynadım, 7'ye hayran kaldım. Ne ünlüler vardı, Cher, Drew Barrymore vs...
Böyle, çocukluğumda hayatımdan geçmiş bir çok bilgisayar oyunundan hatırladıklarımın bir kısmı bunlar, bir kısmını çok da uzamasın diye eklemiyorum (belki daha sonra vol 2 yaparım) bir kısmını da hatırlamıyorum. Çok da ayrıntılı açıklamalara girmedim zaten çoğunun hikayesini yarım yamalak hatırlıyorum, yalan yanlış bilgi vermek olmasın...
Bu yazıya denk gelip okuyan olursa da bir çoğunun "Aaa harbi lan böyle bir oyun vardı..." diyeceğini hatırlıyorum.
P.S.: Atari zamanlarından Captain Tsubasa'nın orjinal atari versiyonu var elimde. İnternetteki gerizekalı flashla yapılmış Tsubasalar ya da PS için çıkan tsubasa değil. Koş koş sahanın bitmediği, altı pastan topa vurdun mu çarşı pazar gezmekten 10 dk.'da anca topun kaleye vardığı Tsubasa kastım. İlgilenenler Batug.com forumlarından George insanı ile irtibata geçebilirler. Olmadı dodovol1@gmail.com adresi de mümkün....