15 Eylül 2008

The Catcher In The Rye

The Killing Of John Lennon, John Lennon Cinayeti, İngiliz yönetmen Andrew Piddington'ın olaya bakış açısı ve Mark David Chapman'ın anlattıklarından yola çıkılarak yapılan bir belgesel. Olaya John Lennon'ın değil de M.D. Chapman'ın gözünden bakılmış bu sefer hem de bir İngiliz tarafından.

Film John Lennon'ın vurulmasından üç ay önceden başlıyor Chapman'ın anlattıkları doğrultusunda. Bu arada Chapman'ın nasıl bir hayat geçirdiği, Beatles ve Lennon'a bakış açısı, Lennon'dan neden nefret etmeye başladığı ve cinayeti planlaması anlatılıyor. Daha sonrasında cinayete üç gün kala'ya hızlı bir geçiş yaparak cinayet gününe geliyoruz. Filmin ilerleyişi bu doğrultuda.

John Lennon hakkında karşıt ama mantıklı eleştiriler de bulundurmuyor değil. Her ne kadar bu görüşlere karşı çıksam ve inanmamak için kendi sebeplerim olsa da karşıt bir görüş de saygıyı hakediyor elbette, hem de bu kadar mantıklıyken.

Jonas Ball adı duyulmamış bir oyuncu fakat rolün altından başarıyla kalkmış. Ruh hastası bir insanı yeteri kadar gerçekçi bir şekilde karakterize edebilmiş. Aynı rolü; aynı konuyu daha yıldız oyuncularla anlatan ve bana göre işin kaymağından yemeye çalışan Chapter 27 adlı filmde Requiem For A Dream'den tanıdığımız Jared Leto oynamıştı.

John Lennon seven, sevmese bile cinayete karşı ilgisi bulunan hiç olmadı genel kültür adına bir şey arayan bir insan için bu trajik ölümle binlerce insanı yas tutmaya itmiş, dünya'yı sarmış bir John Lennon'ı; binlerce ölüm tehdidi ve dünya'nın lanetini almış gel-gitler yaşayan Mark D. Chapman'ın gözünden anlatıldığı bu belgeselde izleyebilirsiniz.

Guilt for being rich, and guilt thinking that perhaps love and peace isn't enough and you have to go and get shot or something.

John Winston Lennon

I just shot John Lennon.

Mark David Chapman