13 Haziran 2009

Milosevic ve Kalnietis


İlk olarak 2006 yazında İzmir'deki U20 Avrupa Şampiyonası'nda izlediğim, jenerasyonlarının kıtadaki en yetenekli oyun kurucularından ikisinin transfer haberleri düştü hafta içinde... Litvanya takımından Mantas Kalnietis de, Yunanistan takımından Sırp kökenli Igor Milosevic de o turnuvada büyük beğeni toplamışlardı. Aslında güçlü ve zayıf yönlerinde benzerlikler olan iki oyuncu. Ama ayrıldıkları noktalar da var.


İkisinin de İzmir'deki performanslarıyla beni etkilediğini söyleyebilirim. Tabi bir Ricky Rubio etkisinden bahsetmiyorum, ama onu yapabilen de çok fazla canlı yok dünya üzerinde. Kalnietis özellikle favori oyuncumdu turnuvadaki. Sahayı katederken hızlıydı bu çocuk, belki o ebattaki bir oyun kurucudan hiç beklemeyeceğiniz kadar. Oldukça çabuk bir ilk adım da bahşedilmiş Kalnietis'e... 1.95 civarındaki boyuyla ve üstün atletizmiyle birlikte düşününce, her rakibi için bir numarası olduğunu görüyoruz. Ancak bu numaralarını nihai amaca eriştirmesi için bir özelliğe daha ihtiyaç duymakta malum. Ne yazık ki bu özelliğini geliştirdiğini söylemek hala zor. Özellikle tek dribbling üzerinden kendisine çok rahat şut imkanları bulabilen Kalnietis, bu tip orta mesafelerini yavaş yavaş bir istikrara kavuşturuyor gibi. Ancak dış şutu halen çok kötü ve hücumda topun son saniyede elinde kalmasını istemeyeceğiniz bir oyuncu olarak özetleyebiliriz. Bir "ama" dışında eksiksiz bir paket olarak basketbol dünyasına sunulan, o "ama" olan istikrarsız şutunu düzeltemeyen onlarca oyun kurucu gördük ülkemizde de, dünya üzerinde de... Kalnietis'in bu defekti bir an önce ortadan kaldırması gerekiyor. Benetton Treviso kendisine güvenmiş, mali olarak çok da rahat gözükmeyen kulüp son olarak Oktay Mahmudi'ye de 3 yıllık bir yenileme önerdi sözleşmesinde. Mahmudi'nin saha içerisindeki başarıyı her zaman birincil amaç olarak gördüğünü gözlemledik Efes Pilsen kariyerinde. Eğer onun başarı için mutlaka yararlanması gereken bir parça olduğunu düşünürse Kalnietis, geçen sezon Zalgiris Kaunas'ta aldığı süreleri İtalya'ya taşıyabilir. Fakat aksi takdirde çok doğru bir seçim yapmadığını söyleyeceğiz... 2008 yılında kariyeri için önemli bir eşiği Marko Popovic ve DeJuan Collins gibi bir ikilinin arkasından havlu sallayarak geçiren Kalnietis için benchte geçirilecek yeni bir yıl tahammül edilemez olur. Bu arada savunmasının da çok parlak olmadığı ve maç içinde zaman zaman konsantrasyon düşüşleri yaşadığı da konuşuluyor. Alt yaş kategorilerindeki maçlarda konsantre gözüküyordu genelde, ama bu Zalgiris'te içinde bulunduğu şartlardan ötürü de olabilir. Bir de Treviso'da görmek lazım.


Kalnietis gibi, Milosevic de zamanında şut ödevlerini boşlamış bir arkadaşımız. Şut yüzdesi iyi gibi gözükebilir, ancak şutlarının büyük bir bölümünü turnikelerin oluşturduğunu bilmemiz gerekiyor yanılmamak için... Her iki oyuncunun boyları da 6-4 veya 6-5 olarak geçiyor, özellikle Milosevic'in SG olarak bir kariyer sahibi olması da destek gören bir ihtimal. Piyasada da "Yeni bir X olur" şeklindeki önermelerde, X genelde Milos Vujanic ya da Igor Rakocevic oluyor. Açıkçası Milosevic'in hiçbir maçında Rakocevic'in skorer içgüdüsüne rastlayamadım, ancak Vujanic güzel bir benzetme... Bunun için bile dış şut yüzdesini yukarılara taşımak zorunda olduğunu söyleyebiliriz. Yoksa Rakocevic falan derken Hakan Demirel bile olabilir maazallah! Bu sezon kiralık olarak Lietuvos Rytas takımında forma giyecek Milosevic, Olympiakos ile sözleşmesi de devam ediyor.


Derek Fisher'dır, üzer... "Fenerbahçe Ülker kazanmayı bilen ve istemekten bıkmayan oyunculardan kurulu bir takım olarak seriye 2-0 önde başlıyor adeta" diyenlere Preston Shumpert ve Bootsy Thornton yürek göstermiştir. Memnuniyet duyarım. Devamı batug.com'a gelebilir, üşenebilirim de...


Cengiz Çandar Gibisin: Bu yazı aynı zamanda NUMARAIKI gazetesinde yayınlanmıştır.