yazı yazmak için arada bir gelen hevesim, okulun bitmesi için gün saydığım şu günlerde ödev yapmamak, ders çalışmamak, veya sınavlara odaklanmamam için bloga girdi oluşturmak adına fena bir enstrüman olmuyor. ama bir şey yazmak istediğimde de ne yazacağım diye kara kara düşününce oluşturacağım yazı oluşmadan yok oluyor.
nba mi yazacağım, tenis mi yazacağım, futbol transferlerini mi yazacağım diye soruyorum kendime. bunlar zaten batug.com'da, forumda, aceto'da, milliyet- sabah- vatan'da alasıyla ele alınıyor. kendi okul vakayinamemi yazmak da pek bir hobi olarak gelmiyor. ama bakıyorum günlüğe bir şeyler yazılmıyor, üzülüyorum. iyi olmasa da bir şeyler yazılması gerektiğini düşünüyorum, zira takip edenlerimiz var.
Ha takip edenlerimiz bu yukarıda yazdıklarımı okuyunca şunu düşünebilirler: sen zaten bir sik yazmıyordun ki, seni mi takip edeceğiz. Ya da şöyle de düşünebilirler: biz blog'u takip ediyoruz, yazarları değil. Açıkçası benim kendi görüşüm, gencsubaylar blog'unun takip edilmesinin önemli bir nedeni, bitmek bilmeyen garip düşüncelerini öyle ya da böyle yazıyı döken Doğuş'tur. Kendisi de benim pek anlam veremediğim, anlamak için de pek çaba sarfetmediğim nedenlerden blog'dan ayrıldı, kendi blog'unda devam ediyor. bilmeyenler için gelsin: bumacevdeizlenir.blogspot.com. Şaban'ın da ilginç bir kalemi var, bilginiz olsun.
Bendeki bu ilgisizlik, gencsubaylar'daki gevşeklik blogun şu anki konumuna gelmesinde ne kadar etkili olmuştur diye soruyorum kendime. Ben zaten yazı işlerine sene boyunca ilgisiz olacağımı söylediğimden kendimde çok da büyük bir hata göremiyorum. Bu sayede topu diğer oyunculara atıyorum. Ancak beraber başlanılan bir işi, beraber devam edilmesi taraftarıyımdır. Bu da naçizane fikrimdir. Ortak paydayı bulmak hepimizin görevi olmalıydı. Olmadı, hayırlısı olsun diyorum bundan sonrası için.
Zaman geçsin diye, böylesine bir yazı kaleme alayım dedim. Yarın başlayacak NBA finalleri herkes için zevkli geçsin, bu yazı da burada bitsin.