24 Temmuz 2008

Tersine Transfer

Boston'ın Lakers'ı finalde denize döküp '86 yılından beri yaşayamadığı şampiyonluk sevincinin ardından başlayan off-season'da gerçekleşen takaslar hakkında oyuncuların gittikleri takımlara katacakları, gittikleri takımların ne yönlerden artıda/ekside olacakları konusunda sürekli bir şeyler yazmak istemiştim ama bir türlü yazasım gelmemişti ta ki son günlerde çıkan ve dün gerçekleşen olaya kadar: Bu haber tarihte ilk kez NBA'den bir oyuncu MLE seviyesinde bir mukaveleye imza atabilecekken beklediği teklifin bir türlü gelmemesi üzerine Avrupa'ya benzeri bir ücreti gitmeyi kabul etmesiydi. Giden oyuncu Josh Childress, gittiği takım Olympiakos, alacağı ücret 20 küsür milyon dolar.

Evet, bugüne kadar New Jersey'nin bir yeniden yapılanma çalışmasına içine girdiğinin Kidd takasından sonraki kanıtı, Nets organizasyonunu 2 kere NBA finallerine kadar taşıyan çekirdeğin son oyuncusunu olan Jefferson'ın takası oldu.

Evet, Los Angeles Clippers da benzer bir yeniden yapılanma içerisini girerek yıllardır kadrosundaki değişmezlerini, Maggette ve Brand'i yollayıp "B. Diddy" Davis ve Marcus Camby'i kadrosuna kattı.

Evet,76ers Brand'in kadrolarına katılımıyla doğudaki playoff yarışı için önemli bir parça eklemiş oldu. Aynı Golden State takımın "en" süperstarını elinde tutmak için gerekeni yapmış olsa da Davis'in "evim evim güzel evim" esprisinden sonra bir yeniden yapılanmayla gençlerine istedikleri sözleşmeleri verebilecek konuma geldiler ve ayrıca Maggette gibi oyun tarzlarına uyacak kendini kanıtlamış bir adamı kadrolarına kattılar.

Evet, Arenas istediği kallavi meblağdaki kontratı onca şımarıklık ve yüzsüzlüğe rağmen alarak dizindeki sorunların alacağı kontratın etkilememesini ve kendi istediği oyuncularında takımda kalmasını sağlayıp Wizards'ın geleceğinin bu çekirdek kadronun performansına bağlı kalmasına neden oldu. Hep birlikte izleyip göreceğiz.

Yazdıklarım bugüne kadar hep olan biten "transaction"lardı NBA'de; fakat yukarıda resmini gördüğünüz ince uzun kollu afro saçlı genç adamın (ki resmi uzatıp büyütmem sonucu iyice Dhalsim'a benzedi) yaptığı bugüne kadar kimse tarafından yapılmamıştı. David Stern'in yıllardır süren NBA pazarını tüm dünya marketine yaymak amaçlı gerçekleştirdiği uluslararası oyuncuları draft etmek olsun, Avrupa- Uzakdoğu- G. Amerika'da tanıtım maçları oynatmak olsun meyvelerini bugüne kadar vermişti. NBA pek çok yeni müşteri kazandı bu sayede ve izlenilirliği/ getirdiği paralar sayesinde takımlar oyunculara daha yüksek yıllık ücretler verebilir daha üst düzey oyuncuyu bir arada oynatabilir olmuştu.

Stern gözü gibi baktığı organizasyonun kalkınması için bu şekilde çalışıp çabalarken ABD'nin muhterem başkanı G.W. Bush tüm dünyaya karşı rahatlığın ne olduğunu gösterip "up yours dear all" diye parmağını göstererek izlediği politikalarda ısrar edince Amerikan ekonomisi de bir noktadan sonra bunu kaldıramaz oldu. Euro/ dolar paritesinin ne olduğunu az çok duyan bileniniz vardır ve bu izlenen politikalar doların inanılmaz değer kaybederken euronun göreceli olarak dolara karşı değerlenmesine yol açtı.

Bush'un izlemekte ısrar ettiği politikaların ziyadesinde göreceli olarak zenginleyen Avrupa kulüpleri de sahip oldukları avantajları NBA oyuncularının önüne sererek kendileri adına reklamsal ve sportif başarı anlamında oldukça önemli adımlar atmaya başladılar. Globalizasyon genelde (ağırlıklı olarak) Avrupa'dan NBA'ye yönünde çalışırken Childress transferiyle bu durum tam tersine de işler oldu.

Tabii ki daha önceleri NBA->Avrupa olayı Trajan Langdon, Qyntel Woods, James White, Abdul- Rauf tarzı oyuncularla bizim ligimizde boy göstermiş olsa da durumlar oldukça farklı. Olympiacos sınırlı serbest oyuncu olan Childress'a sözleşme imzalatarak Hawks'ın bunu eşlemesini engelledi, zira NBA dışındaki bir takımın teklifini eşleme gibi bir şansı yok Hawks'ın. Ayrıca Childress'ın sözleşmesine her yıl sonunda teklif alması durumunda NBA'e geri dönebilir maddesi de koyarak oyuncunun da kafasını rahatlattı- adam hem yüksek para alacak hem de fırsat olduğunda en büyük arenaya dönebilecek. Tüm bunları yaparken Avrupa Ligleri'nde takımına seviye atlatabilecek bir oyuncuyu kadrosuna katmış oldu.



Deniz aşırı ülkelerde oynamayı tercih ederek bugüne kadar işleyen süreci terse çevirme konusunda ilk adımı atmış olabilen Childress'ın konu hakkında yaptığı yorum ise şöyle: " Konuyu birkaç kişiyle konuştum ve bir moda haline gelebilir. Olmayacağı konusunda emin değilim. Yani 20 küsür milyon doları garanti almak mı yoksa NBA'de birkaç yıl daha bekleyip yüksek kontratı kovalamak mı? Bence cevap ortada."

Olympiacos gerçekleştirdiği Childress transferiyle hem taraftarlarının ezeli rakipleri Pana'ya karşı yıllar süren ezikliğini giderecek bir hamle yapmış oldu hem de basketbol tarihinde önemli bir kilometre taşını koydu. Zaman ile her şeyi göreceğiz. Bakalım NBA'den daha fazla oyuncu Avrupa'yı benzer koşullarda tercih edecek mi?