11 Temmuz 2008

Viva Espana

İspanya'nın son yıllardaki sportif başarıları ile ilgili bir yazı yazmak uzun zamandır aklımdaydı ama fırsat olmadı. İspanya 3-5 yıldır özellikle popüler olan, dünyanın ilgisini üzerine çeken sporlarda sürekli bir yükseliş içindeydi ama başarılarını taçlandırma noktasında hep sıkıntı yaşıyorlardı. İşin ucuna kadar gelip orda tıkanıyorlardı ama bu yıl gelen Euro 2008 şampiyonluğu ile birlikte bu şanssızlıklarını da kırmış oldular.



Futbolda uzun yıllar boyunca milli takımlar düzeyinde her zaman iyi kadrolar kurup bir türlü istenilen başarıyı yakalayamamışlardı. Her turnuvada en iyi oynayan takımlardan biri olarak bahsedilirken tecrübeli takımlarla karşılaştıklarında eve erken dönmek zorunda kalıyorlardı. Haklı bir şekilde turnuva boyunca şampiyonluğu en yakın takım olarak kupayı kaldırdılar. Üstelik kupayı kaldırana kadar daha önce karşılaştıklarında çaresiz kaldıkları İtalya, Almanya gibi takımları eleyerek. Futbolda zaten daha önceki yıllarda klüpler düzeyinin en başarılı ülkesiydi İspanya. 2000'li yılların başında Real Madrid'in ambargo koyduğu CL şampiyonlukları, Valencia'nin üst üste kaybettiği finaller. Bu jenerasyondan sonra da 2006'da Barcelona ve Sevilla'nın Avrupa'nın en büyük iki kupasını kaldırması İspanya'nın futbolda klüpler düzeyindeki tavan noktası olmuştu. Sadece kendi takımlarıyla değil yurtdışındaki temsilcileriyle de bu başarıları devam ettirdiler. 2005'te başta Rafa Benitez'den kurulu İspnyol temelli Liverpool kupayı kaldırmış, 2007'de de finalde yine Milan'a kaybetmişti. Bu başarıları milli takımlar düzeyine de taşıdılar ve artık önümüzdeki turnuvalarda hem klüp hem de milli takımlar düzeyinde en büyük favoriler.



İspanyolların başarılı oldukları diğer önemli bir spor dalı basketbol. Aynı futbolda olduğu gibi basketbolda da gerek klüp gerekse milli takımlar düzeyinde önemli başarılar yakaladılar. Milli takımlar düzeyinde Avrupa'nın en önemli ekollerinden biriydi zaten İspanyollar. Uluslararası turnuvalarda başarılı sonuçlar alıyorlar ama futbolda olduğu gibi kupaya uzanamıyorlardı. 2006 Dünya Kupası'nda takımın en büyük yıldızı Gasol'un oynayamadığı finalde ABD'yi yenip gelen son Avrupa Şampiyonu Yunanistan'ı ezerek şampiyon olmuşlardı. Gasol-Garbajosa-Navarro-Calderon temeline oturtulmuş takım bir sonraki yıl kendi evlerindeki Avrupa Şampiyonası'nda Rusya'ya son saniyede kaybedip ikinci oluyordu. Gerçi bu turnuvadaki hakemlerle olan diyaloglarıyla çok fazla antiptai oluşturmuşlardı ama yine de bu İspanyolların yükselişini gölgelemezdi. Klüpler düzeyinde de hem Euroleague'de hem de Uleb Cup'da Yunan ve Rus takımlarıyla beraber her zaman en iddialı takımlar oldular. Tau Ceramica, Barcelona, Real Madrid, Juventut Badalona başarılı İspanyol klüplerinin başı çeken takımları oldular. Basketbolun en büyük pazarı olan Nba'de en fazla ve en başarılı uluslarası temsilcileri bulunduran ülkelerden biri İspanya. Gasol, Calderon, Garbajosa, Navarro, Rodriguez takımları için zaman zaman çok önemli oyuncular oldular. Bu sezon Navarro ve Garbajosa Avrupa'ya geri dönse de yerine gelecek Rudy Fernandez ye ilerleyen yıllarda Rubio Nba'de önemli rollere gelebilecek oyuncular.


Motor sporlarında da Formula 1'de Schumacher'in son yılında ve bir sonraki sezonda kupayı Alonso kaldırıyordu. Alonso Formula 1 tarihinin en genç şampiyonluk kazanan yarışçısı ünvanını kazanıyordu. Gerçi daha sonraları bu performansını devam ettiremedi ama kariyerinde 2 yıl üst üste şampiyonluk bulunduran bir sürücü. Kaldı ki yaşı da henüz oldukça genç, her ne kadar kendisini sevmesem de önümüzdeki yıllarda F1 tarihine geçen önemli bir sürücü olabilir.



Son olarak da İspanyollar Tenis'te Rafael Nadal'la ulaşabilecekleri en üst noktaya ulaştılar. Yıllardır izlediğimiz toprak kort zaferlerinin üstüne bu sefer de çimde, Wimbledon'da Federer'i efsanevi bir maç sonucu 3-2 ile geçen Nadal tenis dünyasının en büyüğü oldu. Nadal bu maçla ilk Wimbledon şampiyonluğunu kazandı ama belli ki sonuncusu değildi.




İspanyollar son 5 yılda önemli spor dallarına bariz bi şekile damga vurdular. Diğer spor branşlarıyla pek yakından ilgili olmadığımdan bilemiyorum ama futbol, basketbol, tenis, F1 gibi fazlasıyla seyirci çeken ve göz önünde olan sporlarda bariz bi İspanyol hegamonyası var. Aralarında da çok iyi bir iletişim var bu isimlerin. Mesela Nadal'ı herhangi bir Lakers maçında Gasol'u desteklemeye gelmiş bir izleyici olarak görebilirsiniz. Ne diyelim darısı başımıza ama İspanyollar izin verirler mi, zor.