23 Mart 2009

Çakmak Var Mı?

İlk insanlar mağaralara çizdikleri resimlerle anlaşırlardı, sonra yerini acayip sesler aldı. İç içe yaşayan o insanlar yaşam alanları genişledikçe uzakla da irtibatta olmak istediler. Graham Bell manitasının adının baş harfleriyle seslendiği telefonu hayatımıza sokmadan önce Kızıldereli'lerin dumanla, bazı Karadenizlilerin de kuş diliyle anlaştıkları bilinirdi... Aborijinler'in ise telepati ile anlaştıkları anlatılagelmektedir. Daha uygar medeniyetler mektuplar ve güvercinlerle aşama kaydediyorlardı. Akabinde telefon geldi, telefon gelişti ama insanoğluna yetmedi. Bir İngiliz, bir Amerikalı ve bir de Temel'in geliştirdiği ve Amerikan Savunma Bakanlığı'nda kullanıldıktan sonra haberleşmede kullanılan internet günlük yaşama entegre edildi.

mIRC çıktı önce. Selam, nasılsın? ASL? ile ilk kez anne diyen bir çocuk misali internete adım attık. Akabinde uzun yıllar ICQ ve Kadıköy-Beşiktaş vapur sesi ortalığı kasıp kavurdu. MSN ise en azından bizim açımızdan orgazm noktası oldu. Artık dünyanın her yerindeki insanlar birbirleriyle her an her dakika haberleşebiliyor ve hatta görüntülerini anında birbirlerine iletebiliyorlardı. Gel gör ki MSN iletilerinden mesajlaşma icadı da bu zamanlara denk gelmektedir. işte MSN iletilerinden verilen bu mesajlar mektuplar varken duman yakmaktır uzaktakine. Farklı ve amansız olmaktır.

Süleyman, MSN'e gelince beni ara oğlum!

diye ileti düşüp Cuma namazına giden Bakkal Osman Efendi tribine girmektir. Halbuki her şey ama her şey Selam, nasılsın? ASL? kadar açık ve nettir.