28 Mart 2009

Kendimce Yazıyorum

Günlüğe uzun süredir yazmadığım/yazamadığımın farkındayım. Bir günlüğe olması gereken ilgiyi gösteremediğimden artık sağ tarafta adımın kendi isteğimle olmadığının farkında olan var mıdır? Bilemiyorum.

Yerel seçimler nedeniyle eve dönüş yaptım bu hafta sonu. Oy pusulamı buraya ben aldırdım. Bayağı yerelci olduğumu düşüneniniz olabilir. Öyle miyim? Sanırım öyleyim. Bu paragrafı ne için oluşturdum derseniz, sevgili Doğuş'a kısa paragrafların da olabileceğini göstermek ve birazdan yazacaklarıma ön ayak oluşturması için. Eh, bunu yaparken paragraf uzadı; ama çok da önemli değil bence.

Okul için İstanbul'da kaldığımdan ötürü- Bkz: Tuzla'nın Orhanlı beldesi- hafta sonları kız arkadaşıma, daha iç İstanbul'a geliyorum. Bu süreçte bilgisayar ile olan bağlantım oldukça kısıtlı. Bu noktada yazdıklarım bir çeşit itirafa giriyor diyebilirim. Az çok Süper Lig maçlarını takip ediyorum, NBA maç özetlerini izleyip son durumlardan haberdar oluyorum, Avrupa'dan futbol heyecanını ucundan da olsa yaşıyorum. Amma velâkin, bunlar hep tadımlık fındık fıstık mahiyetinde.

Eskiden geceleri uyumadığında tek başıma da olsa NBA maçları izleyen ben, artık bu özelliğimi yavaş yavaş kaybeder oldum. Hayatım boyunca beraberce bir olaya girilmesinden yana bir tutumum olduğu için tek başıma takılmalarım azalıp çoğul etkinliklerimin artmasıyla bu özelliğim artık köreldi. Yurttaysa arkadaşlarla birlikte etkinlik yapmayı (muhabbet, alkol, PES, spor) şehirdeyse kız arkadaşımla beraber zaman geçirmeyi benimsemem çok da şaşırtıcı değil bence.

Ama aynı zamanda benim için yeri her zaman ayrı olan değerli Genç Subaylar ve forumun, bu süreçte bilgisayar kullanımımdaki azalmadan -kesinlikle başka bir nedeni yoktur- ötürü olumsuz etkilenmesi bugün beni bu girdiyi oluşturmak için resmen dürttü. Zira evdeyim ve yek başımayım kısa bir süreliğine, yerelde genelde böyle oluyor ev ziyareti kafası. Girdinin akıbeti bu noktadan sonra kişisel yorumlara dayalı olacaktır. Gerçi bu noktaya kadar da öyleydi, neyse bilginize.


Tabii ki, günlüğe bir şekilde katkıda bulunayım ben de istiyorum. Onca işi arasında onlarca girdi oluşturan Doğuş, benim kafamda takımın her şeyi. Bir nevi MVP, aman Gani alınmasın.

Gürkan ve Kubilay da sürekli takipleriyle benim de az çok takip edebildiklerimi kendi yorumlarıyla günlükte paylaşabiliyorlar. Benim takibim sadece önemli gördüğüm kısımlara odaklandığından genelde kendime yetecek kadar malzemeyi alıyorum, daha fazlasıyla uğraşmıyorum. İyiliği kötülüğü tartışılır.

Adaşımın koyduğu resimler ve altlarına kattığı kısa yorumlar, bana her zaman NTV'deki Oğuz Haksever ile "O An"ı hatırlatmıştır. Okuması kolay. Bilgisi doyurucu. Bu yüzden Doğuş bunu daha önce de konuşmuştuk, artık şu cümleleri kısalt. Forumda bile 10 satırdan sonrasını okumak ızdırap geliyor.

Oğuz deyince aklıma geldi, o da benim gibi emekliye ayrılanlardan. Kendisini bana yakın görmüşümdür hep, bu konuda da pek uzak değilmişiz. Bir ara paslaşalım.

Serkan'ın da zamanında ne kadar bitirim bir yazar ve spor takipçisi olduğunu forumdan biliyorum. Ancak kendisinin şu anki performansını, şahsım olarak eğitim olarak almayı tercih ettiği formasyona (Word'ün Türkçe önerisi biçimlenim oldu. Ara not olarak bulunsun.) bağlıyorum. Teknik bir üniversitede ki bu adamın ODTÜ, İnşaat Mühendisliği hayat enerjini çekip yutar. Yaşamsal fonksiyonlarının birkaçını kısmak, o güne kadar yaptıklarını sorgulamak zorunda bırakır adamı. Umarım zamanla Seko da ışığa ulaşacaktır.

Gani de Seko ve benim gibi mühendislik okuduğundan o da biraz uzak kalıyor gibime geliyor. Okulun yanına kız arkadaşı değişkeni de eklenince günlük/spor takibi ve yorumlanması sekteye uğruyor.

Tabii yukarıda böyle yazmışken Mert de bizim gibi mühendislik okuyor ama hem takibini yapıyor hem de yorumunu her türlü konuya her şekilde katıyor. Benden büyük bir alkış Mert'e.

Benzer şekilde bir yoğunla sahip İsmail de günlüğe gereken ilgiyi ve katkıyı esirgemediğinden ötürü ona da eyvallah. Günlüğün devamlılığı bence her zaman en önemli olan.


Son olarak günlüğe hiçbir girdi oluşturmamasına rağmen o nur sesiyle hep katkıda bulunmuş Çağrı'ya Mariah Carey'den gelsin: We Belong Together.

En son olarak şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Bir zamanlar bir Sarp vardı. N'oldu ona? FEK'in tatlı su balığı benzetmeleri var bu durumda aklıma gelen; ama herkesin de kendine göre gerekçeleri vardır herhalde. Ama Sarp'ın yaptıklarını hatırladığımdan şimdiki hali bana tatlı su balığını hatırlattı. Allah bizleri böyle durumlardan korusun. Amin.

Girdimi bitirirken ne kadar iyi NBA takibi yaptığımı gösteren ucuz bir espri yapayım. Günlükten emekliye ayrılırken sırt numaramın 1, formamın Houston olmasını istemiştim. Hiçbir aksiyon yok bu konuda. McGrady, takım onsuzken Play-off'ta 2. tura çıkacağını izledikten sonra mı benim formayı emekli edeceksiniz? Böyle mi benzeştiriyorsunuz lan?!

Herkese selamlar gönül dostları.

Eyvallah.

Not: Zamanında kendimce Şef'in Listesi oluşturmuştum ve Doğuş benim için de bir liste oluşturacağını söylemişti. Herhangi bir geri dönüş yapmamışım o girdiye; çünkü üzülerek de olsa söylüyorum gözümden kaçmış. Ancak geç de olsa eyvallah dayıgilciksin. +rep.

Berege