11 Mart 2009

He is an Ass but a Noble One!

  • Hastahane konulu dizileri severim çünkü ailemde bir çok doktor var ve bu tür durumları sıkça yaşadığımız için ilgimi çekiyor...
  • Hastahane konulu dizileri seviyorum çünkü hastalık manyağı biri olarak sürekli hastahanelerde bulunduğumdan hastalığım önemsiz olsa bile büyük rahatsızlıklar geçirenlerin hikayeleri içimi burkuyor.
  • Hastahane dizilerini severim çünkü Suzan Hemşire'den kalma bir hayranlık var bilinçaltımda.
  • Hastahane dizilerini severim çünkü Kutsi'ye tapıyorum.
Yazıyı yazmaya karar verdiğimde yapabileceğim girizgâhların liste hâlinde bütünüydü. Sonra bir de baktım ki bunların hiçbirinin benim bu tür diziler ilgili düşüncelerimle bir alakası yok... Aslında düşüncelerimin de ne olduğunu bilemiyorum zaten.

Zaten hastahane dizilerini sevip sevmediğim hakkında bir fikrim yok bir kere... Topu topu Scrubs, bir de House MD var ki bahsedeceğim dizi de House MD oluyor zaten.

Esas adamımızın adı House, yanındaki M.D. ise Doctor of Medicine, Medicine Doctor, Medicinæ Doctor gibi anlamlara geliyor. Medical Drama'ya bağlantısı ironik midir bilinmez, neyse... Karakterin adını daha ana girişi bitirmeden yazdım ki sağda solda anlatırken aradan sanki dünya'nın en iyi kelime oyunuymuş gibi konuyu 'House=EV' denklemine getirip de türlü şakalar çıkartan sazanlar -pek muhtemel değil ama- burada da ortaya çıkmasın.

Diziyi hep House hastası ve babası da bir M.D. (Turkish Tıp'ta karşılığı nedir bunun? Svetlin, de bakayım...) olan arkadaşımda, o hangi bölümü izliyorsa onu, şeklinde ya da TNT'de denk geldikçe izlemiştim. Yani sürekli bir rasgele moddaydı. Yalan konuşmayayım, o zamanlar da çok ilgimi çekti dizi ama üşengeçliğimden indirmeye tenezzül bile etmedim. İlk sezon bitti şimdi, bir buçuk günde... Yalan konuşmayayım, ikinci-üçüncü ve dördüncü sezonu da indirmeye üşendim ama kubi faktörü devreye girip ta Ankara'dan APStırdı kargoyla. Bir gün Oscar alırsam sana da teşekkür edeceğim Kubi, saygılar.

Bir diziyi anlatırken dizide karakterden bahsetmeden geçmek olmaz. Fakat bu dizide bir çok yardımcı oyuncu bulunuyorken tek bir ana oyuncu mevcut o da Hugh Laurie'nin hayat verdiği Gregory House oluyor. Bir kere mimik, jest ve duruş olarak role en uygun oyuncu o'dur diyemem, daha iyisi de mutlaka vardır ama göründüğü üzere kendisi bir N.E.C.O. Ayrıca takdir etmek gereken bir konu daha var ki, dizi için İngiltere'den kalkıp gelen ve kısa bir sürede Amerikan aksanı edinip normal hayatta İngiliz aksanına devam ediyor olmasına rağmen dizide (Bölüm süresi 40 dakika, çekimi sen düşün...) sürekli İngiliz aksanıyla konuşuyormuş. Bir de ufak Türkan Şoray kanunu var kendisi sayesinde sette; "İngiliz aksanı kesinlikle yasak!" Amerikan aksanına yoğunlaştığı sırada İngiliz aksanı duyduğu an direk kayıyormuş konuşması. Acayip bir ayrıntı olsun bu da...

Gregory House işinin ehli, egosu yüksek -hatta altın vuruş kıvamında-, egosu yüksek her insanın isteyeceği gibi hem başarılı hem de kendisine katlanabilen bir manita sahibi cillop yaşayan bir elemanken bacağında bir pıhtılaşma meydana gelir. Bu aşamada bir karar alması lazımdır, ya bacağı kesilecek ya da pıhıtlaşma tedavi edilecek ma kesilmeyen bacağın ağrısını ömrü boyunca çekecek... Egosu yüksek bir adamın mükemmel varlığının bir parçasından vazgeçmesini beklemek saçma olurdu, öyle de oluyor zaten. Acayip bir ailenin evladı, psikoloji belki ondan bozuktur. Herkesin yalan söyleyeceğine inandığından mütevellit hastalarının hikayelerini dinlemez, eğer o an oradaysa da "lala la lala laaaaaaa laaa" moduna girer. Daha fazlasını anlatmayayım zira bazı bilgiler izleyecek olanlar için spoiler tehlikesi yaratabilir. Zaten hikaye sezon içerisinde anlatılıyor, pilot bölümden böyle bir giriş olmuyor. Şu da var ki daha bir sezonu adam akıllı izlediğim için ileride nelerin değişip nelerin kalacağına dair bir fikrim yok, fazla öngörü olur.

Yaratılan karakter çok iyi karakter, dizilerde bugüne kadar gördüğüm en karizmatik karakter diyebilirim kendi adıma. Etrafımdaki hiçbir hatun kişinin de House'a hasta olduğunu görmedim, varsa yoksa şekil peşinde hepsi... (Ah zamane kadınları...)

Bir erkek gözüyle House'u bilmem ama normal hâli pek tipsiz gelirken nedense dizide çıtı pıtı - hanım hanımcık gibi şeker ikilemeleri yakıştırmaya yarıştığım bir Allison Cameron (Jennifer Morrison) karakteri mevcut...

Dört sezon devirdi dizi, 2004 çıkışlı. Hâlâ izlemeyen ya da benim gibi yarım yamalak takılmış olan varsa edinsin derim bir şekilde. En kötü ihtimal Kubi'ye söyleyin o yollar size.

Zaten bir kere dizinin girişi güzel be abicim....