22 Aralık 2008

29.5.

Çelişkilerim seninle dolup taşıyor... Deli dolu bir veledin pişmanlıkları ile yetişkin paranoyaklıklarının arasında bir yerlerdeyim ve haddim olmadan kıskanıyorum seni elden, koldan, bacaktan, gözden. Burnumdan geldi demek ise çok manidar olacaktır bu noktada.

Doğum günü pastamın mumlarını okuyup üfledim, bir dilek tuttum! Seni... Amin demek istedim, diyemedim. Dilim sürçtü, dilim sürttü, dilim sürtük, dilim kaltak... Biber sürdüm o dilime, belki yanlış bir şey söylemişimdir sana diye. Acının etkisiyle mi bilmiyorum, balkona koşup "Ben öküzüm, öküüüüüüüüüüüüüüüüz!" diye bağırdım, şaşırdı insanlar. Haklılar bir yerde, her gün ben öküzüm diye bağıran itirafçı göremiyorlar. Yine de olay yayılmasın, gören arkadaşın olduysa seninle "Seve seve bu öküz mü sevdi seni? Hueuheuhe" diye dalga geçmesinler diye şaşıran insanlara "Arkadaşlarla iddiaya girmiştik de, kaybettim. Ondan yani, sorun yok! Dağılabilirsiniz ehehehe" diyerek durumu kotarmaya çalıştım.

Sevip de söyleyememek çok zor inan ki... Sevip de söyleyememek, söyleyip de sevmemekten daha iyi olsa da mazeret olmamalı bence bu. Yine de şahsi nedenim ihtimal dahilindeki utangaçlıktan öte CNN'e, America On Alert, yazdıracak derecedeki yoğun şüphelerim ve korkularım. Altıma sıçıyorum, altıma sıçıyorum, popom kuru kalıyor. Anlamadım gitti.

Ahhh, ciddi ciddi sen doluyor içim seni tanıdığım günden beri. Bir a musluğu seni doldururken bende bir b musluğu da boşaltır gibi sanki seni düşündükçe. O yüzden şüphe ve korkularım var ya zaten. Bu arada boşaltmak derken, öyle değil. Valla bak, o kadar acınası durumda değilim.

Yine de korkuyorum, "Üzer mi bu öküz seni?" diye düşünüyorum... Üzer miyim cidden -kötü denebilecek hiçbir şeyi yakıştıramadığım- seni? Üzmem ki, istemem. Zaten ancak istemeden üzebilirim seni. Peki o zaman ağlar mı melekler gözlerin göremediği köşelerde? Taş yapar mı Allah Baba beni? Noel Baba seni hediye diye getirir mi bu yılbaşında?

Şeker aldım sana bizim mahalledeki bakkal amcadan, "Babam; deftere yazsın dedi" dedim. Halbuki öyle bir şey demedi babam. Bakkala gidip öğrendiğinde sanırım evden kaçmam gerekecek. İşte o zaman sana geleceğim, şu anda kısa pantolonumun yan cebinde sakladığım şekeri vermek için. Biraz erimiş ama vallahi çok değil, birazcık... Azıcık...

İster misin?

Belki de bu gece bitmeden, belki bu gece hiç bitmez... Yine de ister misin? Şeker aldım sana. Bekler misin ki beni? Askılı gömleğim, kısa pantolonumla....