Sıradan bir şairin ilk ilham geldiği an şiirini yazmadan, anlık bir heyecanla, koyduğu bir başlık gibi oldu başlığım ama mazur görün. İyi ki şiir yazmıyorum şu an...
Yesterday, Beatles'ı ilk tanıdığım şarkı. Dedemden bilirdim de, ayrıyetten depremden önce yıkılmamış durumda olan apartmanımızın asansöründe çalardı. Tam 7 sene, günün en az 1 saati asansörle ine çıka o şarkıyla geçti. Bir de Gangster's Paradise (Edit: Pardon bu şarkı değildi ama çok bilindik bi şarkıydı. Adını unuttum...)çalardı zaten, o zaman ipod falan yok tabi.
Eh, sözlerini anlamazdık tabi. Yesterday'in Dün demek olduğunu öğrenip sağa sola hava atardık "İngilizce biliyorum oğlum ben" diye... Zaten şarkıda bir onu duyuyorsun abi o zamanlar. Paul giriyor Yesterdaaaaaaaaaay diye, gerisi ebüleemule gibi sesler korosu.
Sözlerini anlamıyordum belki ama inanılmaz huzurla doluyordu içim, halbuki şarkının sözlerine baktığında huzur verici hiçbir yanının olmadığını görüyorsun. Şimdilerde de dinlediğimde biraz karamsarlık katsa da yine huzur doluyor içim. Biz babadan böyle gördük, o da İngilizce pek bilmezdi. Bunları soracak yaşa geldiğimde dedemin hastalığı kendini İngiltere'de manav zannedip evdekilerle İngilizce konuşacak kadar ilerilemişti. Sordum, "Lemon?" diye cevap aldım. Bir daha da üstelemedim. Huzur içinde yatsın, toprağı bol olsun.
Şarkıya geçemedik tabi anıları anlatmaktan. Haydi başlayalım;
Hacı, Paul şarkıyı rüyasında görüyor hem de hamamcı vaziyette, kız arkadaşının evinde kalırken. Artık ak sakallı dede mi yoksa bir başka sakal renginden biri mi malum olmasına vesile oldu bilemem ama uyanır uyanmaz piyano başına geçip kafasındaki melodiyi çalmaya başlıyor. Bu arada lafımı balla bölüyorum ama benim hiç piyanosu olan kız arkadaşım olmadı, olsa neler yapacağım demek ki... Neyse konu ben değilim.
Çalıyor, çalıyor, çalıyor herşey on numara ama diyor ki kendi kendine, lan ben bu melodiyi sanki biliyorum bir yerden. Dilimin ucunda, çıkaramıyorum. Altında pijama, ayağında kundura koşa koşa iniyor aşağıya "Anne! Anneciğim! Bir şarkı yaptım rüyamda, piyanoda çaldım. Fakat ne işse bana tanıdık geldi, bi dinlesene bak" diyor giriyor şarkıya. Kayınvalide mest zaten, kayınbaba salonda televizyon izlerken duyduğu sese geliyor. O da bir şey mi? Wimpole Street eşrafından kim varsa kapıyı çalıyor, melodiyi duyan/ışığı gören eve doluyor. Paul'un gözler macun yemiş Hiro Nakamura gibi yumurta akı kıvamında, şarkı akıyor da akıyor. Ahali kol kola girmiş, sağa sola sallanıyorlar; çakmaklar havada aynı şekilde...
Şarkı bitince Paul kalabalığın şaşkınlığını üzerinden atarak soruyor; "Bu melodiyi önceden duyan var mı?" Yok... Allah Allah, çıldıracağım... diye düşünüyor. Hemen gidiyor çocuklara dinletiyor, "Oğlum bak biliyor musunuz? Biliyorsanız söyleyin lan!" diyor. Arak Yapmam Arkadaş diyen devlet memuru rolünde Şener Paul Şen ve enişteyi gaza getiren kayınbirader rolünde John Erdal Özyağcılar arasında;
JL: Yok booolum, senin bu şarkı bariz. Duymadım daha önce...
PMc: İyi madem, kaydı alıp HELP! albümüne yetiştirelim. Bak söz de yazdım dinle şimdi. (Melodi girer, Yesterdaaaaay, all my troubles seemed so far away kısmı yerine şöyle bir şey çıkar...)Scrambled Eggs! Oh my baby how i love your legs!
JL: Oğlum bu ne lan! Böyle söz mü olur kodumun fetişi? Lennon/McCartney yazacağız oraya, bu sözlerle olmaz bu şarkı, Liverpool çocuğuyuz biz. Bize ters gelir.
PMc: Lan hatunun evinde seviştikten sonra rüyamda gördüğüm şarkı, ne bekliyorsun?
JL: Odaklanmalısın Paul...
diyaloğu yaşanıyor ve kaydı yapılarak HELP! Lp'sine yetiştiriliyor.
Şimdi düşünelim, eğer Lennon ufaktan bir müdahele yapmasaydı önceki geceki seks performansını bu efsane melodi ile şarkı yapacak olan ve şarkının adını da Scrambled Eggs (Bir nevi omlet) koyacak olan dangalak Paul, müdahele üstüne bildiğimiz sözleri yazıyor ve Yesterday bugüne kadar yazılmış olan tüm şarkılar arasında 3.000 küsür kadar resmi cover'ı olan şarkı dalında Guinness Rekorlar Kitabına ve Alice Harikalar Diyarına hızlı bir giriş yapıyor. Yetmiyor, MTV tarafından gelmiş geçmiş en iyi şarkı seçiliyor. MTV kısmı biraz göreceli ve bana göre yaşayan Beatle'lardan, geri planda kalmayı tercih etmiş Ringo'yu saymazsak, kalan tek üye olan Paul McCartney'i yüceltmek için gereksiz bir abartı olsa da çoğu şeyi de hakeden bir şarkı oluyor.
Başlık, sıradan bir şairin ilk ilham geldiği an şiirini yazmadan, anlık bir heyecanla, koyduğu bir başlık gibi oldu dedim ama benim için hâlâ düne dair yazılmış en iyi şarkıdır. Herhangi bir geçmiş zaman değil, sadece dün...
Kaynaklar;
Wikipedi
SongFacts
Next/Next Stop: Hey Jude!