20 Aralık 2008

Medar-ı İftihar Eserleri #7: Bu Şükran Gününde Ailece Hindiye Girdik

Dedem ve babaannemin beş çocuğu var. Yukarıdan aşağıya inecek olursak; büyük halam, babam, ortanca halam ve ikizi olan amcam ve küçük halam.

Ailenin bu kanadı bizdeler, eşleri ve çocukları ile birlikte. Uzunca bir masa, şakalaşan kuzenler, siyasi muhabbete saran enişte-baba-amca üçlü kutsalı, salatadan aşırmaya çalışan diğer enişte ve babaanne koordinesi altında hindiyle uğraşan aile kadınları.

Yılın bu zamanını çok seviyorum. Aslında yılın o zamanına koyayım, ailem ile birlikte toplu yemek yemeyi çok seviyorum. Hepsi inanılmaz insanlar, hepsinin şamatası, muhabbeti ayrı güzel. Bir de yıllar geçtikçe daha da seviyor insan çünkü büyüdükçe daha çok kaale alınıyorsun, daha değişik muhabbetlerin parçası olabiliyorsun ve söylediklerine kulak kabartılıyor. Yedi yaşındayken "Clinton sadece bir kukla, Amerika'yı yönetenler Rockefeller başta olmak üzere diğer iki yahudi kökenli aile. Bunlar Merkez Bankasını olmayan Amerika'ya dolar basar büyük kazanç elde etmilerdir!" desem çok da sallamazlardı ama şimdi, "Obama sadece bir kukla. Obama, başkalarının planları dahilinde oraya oturtulacağı aday olduğu günden beri belli olan bir senatördü. McCain'in ve Palin'in üstüne gidildiği kadar Obama'ya kimse saldırmadı!" diyince ağızları açık kalıyor. Doğrudur, yanlıştır görüşlerimi dinledikleri için mutlu oluyorum.

Hindinin geldiği an ise en güzel an, herkesin gözündeki o açlıktan kalan son enerjinin yaydığı ışıltı görülmeye değer gerçekten.

Rahmetli dedemi anarak başlıyoruz, ev sahibi babamın şükran konuşması ile devam ediyor ve en son payımıza düşenleri bitirene kadar konuşmuyoruz. Sonrasında ortanca halamın eşi olan gazeteci eniştem yemeğin bitiş konuşmasını yapıyor. Yine her zamanki gibi nüktedan, yine her zamanki gibi alaycı... "Baba McGiven'a elimizi cebimize sokturmadığı için teşekkür ediyoruz. Fakat ben hindi'yi beğenmedim, bu gece masadan aç kalkıyorum. Masa hazırlığı güzel olduğu için 10 üzerinden 4 veriyorum." Ve babam, her zamanki gibi: "Ulan size de ne yapsak yaranamıyoruz arkadaş"

Maç var, televizyon başına geçiyoruz. Büyük halamın eşi olan eniştem, babam ve amcam Fenerbahçe'li, küçük eniştem Beşiktaş'lı... Tek başına evdeki bütün Fenerbahçe'lileri susturacak kapasiteye sahip. O hepsiyle dalga geçebilir ama kimse onunla dalga geçemez. Beşiktaş'lı olmanın ruhunda bu mu var bilemiyorum ama ilgiyle takip ettiğim tartışmalar bunlar...

Bir süre sonra maç falan da unutuluyor. Bir şekilde gelecek seçimler, CHP'nin durumu, Sakarya'da AKP'nin 3 in a row gidişine nasıl son verilir gibi muhabbetler açılıyor ve ben de dinliyorum. Ara sıra söz alıyorum, ara sıra onlar bana soru soruyor.

Maçı unutup muhabbete dalan bu insanlar, maçın bittiğini anladığında yine sonuca göre futbol tartışmasına başlıyorlar. Daha sonra Men's Voltran oluşturulup "Bizimki de..." ile başlayan türlü geyiklerin akabinde "Clara, bak kocan ne dedi" ile güya ispiyonlamak adı altında eşlere sataşılır ve erkekler eğlenir, ailenin kadınları da aşağı kalmaz. Erkeklerin baskın oluşunu ata-erkil yapımıza bağlıyorum desem de Grandma McGiven'ın "Rahat bırakın kızlarımı!" tehdidini duyan erkeklerin "Zaten şaka yapıyorduk biz anne" moduna girişini görünce hiçbir şeyi hiçbir şeye bağlayasım gelmiyor.


Bunlar da Şükran Gününün eğlenceli yanlarından biri tabi ama her gecenin de bir sonu oluyor tabi ki. Sonlardan hiç hazetmesem de bu gecenin sonunda çam ağacı için aldığımız yıldız ayakkabılıkta daha bir parlıyor sanki, "krismısta beni tak bak o zaman daha da coşucaz olum" der gibi... Birbirimizi sırayla öpüp krismısta kimde toplanılacağına dair ayaküstü plan yapıyoruz. Nihayetinde yılbaşı gecesi bu sefer büyük halamın evinde buluşmak üzere sözleşiyoruz fakat bu sözler her yılbaşı arefesinde yalan olduğu için pek de inandırıcı olmuyor... Sallanan ellerimizin yanılsamaları baki kalıyor gecenin ışığında.

Kapı kapandığı an yüzümde engelleyemediğim bir tebessüm, krismısa dair büyük bir beklenti var gibi. "Ulan kriz var diye iş bulamadım dedin anladık da bari bütün gün uyuma be!" diye bağıran güzel anlarımın katili Puff Daddy McGiven'ın yine hayaller aleminde olduğumu kanıtlaması bile bunu değiştiremiyor. Christmas'a dair umutlarımı hiçbir şey yok edemez!