Mesela, uzun süredir görüşmediğim arkadaşlarımla halı saha ayarlama çabaları dahilinde yaptığım telefon görüşmeleri yüzünden kontörler katlediyorum ve 9 günlük tatilin çoğunu geçirmiş olmama rağmen halı saha konusunda bir dirhem yol alamıyorum. 4'erden tek pota maç yapalım diyerekten adam buluyorum, ancak bu sefer de soğuk hava sebebiyle 2 top atabilcek pota-beton ikilisi bulamıyorum. Kapalı spor salonunun bekçisi tanıdık ama dayı bayramda köyüne gitmiş. Onu da bulamıyorum. Sonra anlıyorum ki bu bayramda herhangi bir topun peşinden koşamıcam. Vazgeçiyorum o yüzden...
Aslında ben piyasanın en taşaklı medya patronlarından biri olsam dizileri paralı yaparım arkadaş. Binbir Gece, Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi falan. Milli maçlardan bile daha çok reyting alıyor bu dalgalar. Ülkemizde İngiltere ligine ayda 80 küsür lira (tam olarak ne kadar bilmiyorum.) verebilcek kadar sporu seven, onu farklı platformlarda irdelemek isteyen kaç tane adam var ki. Eminim Ferhunde'yi, Polat'ı izlemek için para vermek isteyen daha çok insan bulunur memlekette.
Hayvanımsı sınav programımın başlamasından önce elimde kalan tek haftasonunda benim için sezonun en önemli 2-3 maçından biri olan Tottenham - Manu maçı var. Uyducuyla konuşup yarın elimden geleni yapıcam maçı izlemek için. Artık Arap kanalı mı olur ne olur bilmem, bu maçı izlicez başka yolu yok modundayım. Berbatov'un maç boyunca takınacağı yüz ifadesini, White Hart Lane'de Manu formasıyla duruşunu kaçıramam. Yine Juve-Milan ve Barça-Madrid maçları da oldukça heyecan veriyor burdan bakınca. Artık devre aralarında falan çalışırım sınava.
Ha bu arada, lanetli olduğuna inandığım Juande Ramos'u Madrid'in başında görmek beni oldukça şaşırttı. Toşak hoca bile zamanında daha makuldu. Belki de Premier Lige pek alışamadı. O açından Barça maçı ekstra bir merak uyandırıyor herkeste. Zenit maçı Ramon için bir kıstas değildi kesinlikle. Bakalım 3'ten az yiyebilcekler mi Nou Camp'ta?