Şu sıralar Portekiz Milli Takımı teknik direktörlüğü görevini yürüten Carlos Queiroz kariyerine çok ilginç şekilde seyreden bir teknik adam. Kariyerine Portekiz Genç Milli Takımı'nda başlıyor Queiroz. Bu dönemde Portekiz'in altın jenerasyonundan Figo, Rui Costa, Fernando Couto, Joao Pinto gibi isimleri keşfediyor ve daha sonra da A Takımı çalıştırmaya başlıyor. Portekiz'i önce Euro 92 sonra da ABD 94'e götürmeyi başaramayınca görevden ayrılıyor. Milli takımlara ara verip klüp takımlarına yöneliyor. Portekiz'in ünlü klüplerinden Sporting Lizbon'un başına geçiyor. O dönemki kadrosunda Figo, Balakov, Nuno Capucho, Pacheco gibi yıldızlar bulunan Sporting'den önemli başarılar bekleniyor. Fakat Queiroz bir kez daha hayalkırıklığından öteye gidemiyor ve şampiyonluğu kritik maçta ezeli rakipleri Benfica'ya 6-3 kaybederek kaptırıyor. Buna rağmen görevde kalan Queiroz bu sürede bir Portekiz Kupası kazandıktan sonra 96'da görevden ayrılıyor.
96 yılında Amerika'da NY Metrostars takımını çalıştırmaya başlayan Queiroz burada da tutunamayıp aynı sene içinde Japonya'nın Nagoya Grampus Eight takımının başına geçiyor. Burda bir sezon daha kaldıktan sonra tekrar milli takımlara yöneliyor. Bir sonraki durak ise Birleşik Arap Emirlikleri. Burda da fazla kalmayıp 2000 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti teknik direktörlüğüne başlıyor. Güney Afrika'yı 2002 Dünya Kupası'na taşımayı başarmasına rağmen federasyonla anlaşmazlıklar yaşayınca görevinden istifa ediyor.
Ve bunca maceradan sonra Queiroz'un altın çağı başlıyor. 2001 yılında Steve McClaren'den boşalan Manchester United asistan menajerliğine geliyor 2002 yılında. Queiroz, Ferguson'la birlikte takımı önemli başarılara götürüyor. Bu sürede Queiroz'un çalışmaları Real Madrid'in ilgisini çekiyor. Real Madrid o sezon kadrosunda Zidane, Figo, Ronaldo gibi yıldızları bulunduruyor. Bu yıldızların yanına bir de Beckham'ı transfer eden Real Madrid, bu transferden bir hafta sonra da United'ın 2. adamı Queiroz'u takımın başına getiriyor. Üstelik önceki sezon takımı şampiyon yapan Del Bosque'yi kovarak. Tüm bu transferlerden sonra Queiroz'dan beklenti yüksek oluyor haliyle. Fakat Queiroz önce Makalele'nin satılmasıyla başlayan olaylar ve sezonun son 5 maçının kaybedilmesiyle sezonu 4.sırada bitiriyor. Bunun üstüne de Queiroz 10 aylık Madrid macerasını kapatıyor ve bavulları topluyor yeniden.
Queiroz tekrar İngiltere'ye kürkçü dükkanı Old Trafford'a dönüyor. Bu süre içinde tekrar Quieroz ve Ferguson yeniden önemli başarılar yakalıyorlar; iki yıl üst üste premier lig şampiyonluğu, şampiyonar ligi şampiyonluğu. Bu süre içinde herkes Ferguson'un yakın zamanda görevi bırakacağını ve Queiroz'un onun koltuğu için en önemli aday olduğunu düşünüyor. Fakat Tilki Queiroz kendisine gelen Benfica ve Portekiz Milli Takım teknik direktörlüğü tekliflerinden sonra yine 1. adam olma hayalleri kuruyor. Gitmek istediğini ısrarla belirtmesi sonucu Queiroz'a izin veriliyor ve Queiroz Portekiz'in yeni teknik direktörü oluyor.
Queiroz'un bu görev için düşünülmesinin en önemli etkenleri Manchester United'daki başarılarının yanı sıra, Manchester United'daki Portekiz'li oyuncuları çokluğu ve Queiroz'un önceki Portekiz tecrübeleri gibi etmenler. Yine büyük umutlarla başa gelen Queiroz şu sıralar yine sıkıntıda. Portekiz onunla çıktığı 2010 Dünya Kupası elemelerinde 4 maçta 5 puanla 3. sırada. Queiroz şuradan kovulsam da yeniden Sir'in yanına dönsem diye düşünmüyor mudur acaba? Bence düşünüyordur ama bakalım bu sefer Sir onun geri dönmek istemesi halinde ne diyecek? Kariyeri boyunca birçok defa 1. adam olmak istemiş fakat kendisinden beklentiler yükseldiğinde her zaman altında ezilmiş bir adam Queiroz. Bir daha geri dönebilir mi, kürkçü dükkanı kabul eder mi bilmem ama hiç bir yerde iş bulamazsa gelsin Aragones'in yardımcılığını yapsın.