
Yorgunuz; ağır ağır ilerliyor zaman. Yan masadan yollanan sevdaların güzelliğine aldanan, peçeteye yazılmış sipariş umutları arayan, veresiye gülücükler saçan insanlar olarak buradayız. Hiç tasvip etmem tasvirleri ya da tasvir etmem tasviplerimi ama tasvir edilecek hâle gelmişiz, kanla beraber akıyor yüzümüzdeki boyalar.
Ağaç gölgelerinden sıkılıp sıcağı aradığımızda soğuktu her yer, karanlıktan sıkılıp mağaradan çıktığımızda gece inmişti gündüzü getirmemek üzere, uyumak için bir döşek aradıkça taşlar çıktı önümüze ve biz buradayız. Hayat boyunca gördüğümüz yegâne renk üstümüzdeki kıyafetlerdeydi, onlar da kana bulandı şimdi.
Kör ressamlar seviyoruz, sağır müzisyenler, dilsiz başrol oyuncuları... İşte bu yüzden aradığımızı bulamıyoruz. Sevmiyoruz aslında, sevmek nedir bilmiyoruz ve anlaşılmasın diye bilirmiş gibi, severmiş gibi yapıyoruz... İşte bu yüzden bulduklarımızı da kaybediyoruz. Bu yüzden buradayız ve bu yüzden renk renk peruklarımız beynimizi pişiriyor.

O kadar korktuk ki başımıza geleceklerden, o kadar korktuk ki bağırmaktan, o kadar korktuk ki dışımızdakilerden ve içimizdekilerden, buradayız. Biz bize yeteriz dedik ama göt çıktık, birbirimizi yemek için buradayız. Kan akıyor üzerimizden, tam beş dakika sonra bir gündür bu masada hiç durmadan içen insanlar olacağız, tam beş dakika sonra gözlerimiz kalacak sadece birbirimize baktığımız ve yemeği bitirmiş olacağız.
* Yazarımız kıllık iznini kullanıp arıza çıkarttığından ötürü, lise dönemlerinden kareli metod defterine karaladığı bir yazısını yayımlamaktayız.
** Hemen aşağıda ise CM 03/04 için çizdiği saha figürü ve üstüne 4-4-2 taktiği ile yerleştirdiği kadrosu bulunmaktadır ama sırlarının açığa çıkmaması için onu yayınlamıyoruz.
*** Bir de o zamanlar Ece'yi seviyormuş, Ece kim lan?