Yes, We Can! dedi ve başardı, peki bunu nasıl yaptı? Sırası gelecek yavrum, önce bir soluklanalım. Emin ol senin okumaya üşendiğin kadar ben de bunları yazarken sonunun nasıl geleceğine dair ciddi şüpheler besliyorum.
Öncelikle söyleyeceğim bazı şeyler olacak. Bir önceki, seçimlerle ilgili olan yazımın girizgâh kısmında "Hadi lan oradan düdük" diyebileceğimiz bol bol yer olacak demiştim, merak etme bunda fazla komplo teorisi olmayacak zira bu yazı kimilerinin zikrettiği gibi Dünya'da Yeni Bir Dönemin Başlangıcının da ağzından girip kıçından çıkan bir yazı olacak, en azından öyle düşünüyorum. Ama dersen ki, Banane lan ben yine bu ne lan düdük derim, de canım kardeşim tutmuyoruz. Gerçi zaten hepimiz her gün birilerine bu sözü sarf ediyoruz, sarf etmiyorsak da aklımızdan geçiriyoruz sinsi sinsi. O yüzden benim pek umurumda değil ama okuyacaksan senin umurunda olmalı.
Blog'da hiçbirimiz, diğerinin ne konuda yazdığına dair oturup düşünmüyoruz. Arkadaşlarım NBA ağırlıklı olmak üzere, çeşitli spor dalları, hayata dair konular ve müzik üzerinde yazıyorken benim yazılarımın da arada şebek gibi sırıttığının farkındayım. Bu bizim için sorun değil, senin için de sorun olmamalı. Olacaksa hiç bulaşma diyorum şimdiden çünkü objektif olamayacaksın, bunu sen de ben de gayet iyi biliyoruz. Açık konuşmak gerekirse evet bu bana dokunuyor çünkü o kadar emek sarfettikten sonra ADSIZ birinin gelip de "Bu yazılar bu blog'a hiç yakışmıyor" demesi insanı zıvanadan çıkarıyor, ciğerlere dolduruyor. Blog hakkında ya da yazı hakkında eleştiri yapmak başka, bizim blog'u işletimimizin hakkında yorum yapmak başka. Sayın Adsız, sözüm size... Bırakın da neyin yakışıp yakışmadığına biz karar verelim. Ya yakışmadığını düşündüğünüzü okumaz, yakıştığına inandıklarınızı okursunuz, ya hepsini okursunuz da bizim şurada üç beş bildiğimizle vermeye çalıştığımız nacizhaneleri takip etmiş olursunuz ya da okumazsınız.
Düşülen hata sanıyorum ki bu blog'un batug.com sitesi ve forumlarından çıkan yazarlar/üyeler tarafından yapılıyor olması. Bir diğer yanılgı da abilerimizin ve arkadaşlarımızın yazdığı ve yine Batug'dan çıkma olan Torino'lu Blog'unun spor ağırlıklı yazılar yazmasından ötürü. Bu ikisini birden baz alınca düşünüyoruz ki herhalde birileri; "Bu herifler anca basketboldan, biraz daha sıksan bir kaç daldan daha anlarlar başka da bir bok bilmezler" diye düşünüp bizleri takip etmeye çalışıyor. Gençsubaylar adına söylemek gerekirse kendimizi hâlâ tam olarak ifade edememiş olmamız gibi bir eksikliğimiz var, bunu gidermemiz yakındır ama asıl sorun bizde değil, o tür yorumlar yapan kişi ya da kişilerde. Spordan başka şeylerden de anlıyoruz ya da daha doğrusu ilgileniyor, merak ediyor ve okuyoruz diyelim. Bunu da buraya yansıtıyor olmak hiçbirimize dokunmuyorken, birilerine dokunuyor olması garip.
Neyse işte, bu tarz bir bakış açısının bize göre yanlışlığından bahsetmiş olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorken söyleyeyim ki olumlu ya da olumsuz da olsa her türlü eleştireye açığız ama öküzleme eleştirilere karşı da bir o kadar sinirliyiz.
Nihayetinde upuzuuuuuun bir yazı dizisi yaratmayı planlıyorum arkadaş, bu böyle biline. Yazımı da geniş bir zaman diliminde ele almayı düşünüyorum. İş-güç-okul üçgeninde ne kadar akıcı ve hızlı şekilde bitirebileceğimden emin değilim. Önümüzdeki günlerde annemin geçireceği bir ameliyat var, bunun ne kadar beni oyalayacağından ve hatta ameliyatın sonucundan da emin değilim. Emin olamadığım diğer şey de giriş-gelişme-sonuç tadında bölüm bölüm yazacağım yazıyı birden mi yoksa kafama göre bittikçe, teker teker mi koyayım suali... Öyle ya da böyle bitecek bu yazı. Belki son yazı 2009 ortasında olacak ama yine de bitecek. Daha bizim Hüseyin orada yahu dört sene, rahat ol. Biraz da ileride cayarsam diye yazıyorum bu önsözümsü zımbırtıyı. Kendimi mecbur hissedersem çok da güzel pek de güzel bitiririm bir şekilde. O hâlde, niyet ettim, niyet ettim, Obama'nın hatrına yazıyı yazmaya diyelim, kahvelerimizi yudumlayalım.
Saygılar, sevgiler, iddaa kuponları.