24 Ocak 2009

1993 - 2009


Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür.
Bu örgütün, Kürt lider Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?

Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.
Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor.
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.
Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.

* * *

Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.

1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.

Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.

MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.

Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç:
Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)
Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)

* * *

70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor.
“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...
İlgi belli...
İlişki de belli...
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
Uğur MUMCU ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)

Yukarıdaki yazı hakkında, "Uğur Mumcu'nun öldürülmesine sebep olan yazı" diye söylentiler vardı. Tek bir yazının buna sebep olduğunu sanmıyorum. Hoş yazarların yazılarından -ya da herhangi başka bir sebepten- öldürülmesini de anlamıyorum ama yukarıdaki yazı ciddi bir yazıdır.

Bir rivayet de Uğur Mumcu'nun MİT-Öcalan ilişkisinde Öcalan'ın MİT ile bağlantılarını ortaya çıkaracak bir belge bulmasından ötürü, hani şu ortalığı şu an çalkalayan, derin devlet mensupları tarafından öldüüldüğüdür.

Türlü rivayetler hep oldu zaten. Hizbullah dendi, patlamanın olduğu yerdeki kanıtlar süpürüldü/yok edildi dendi. Rivayetlerle bir yere gelinmediğini anlamış oluyoruz şu koca 16 yılda.

Bu açıklanamama konusunda da türlü rivayetler var. Katillerin niye açıklanmadığına dair ama rivayetlerle gidenlere sinir olurken şurada bir dünya rivayet yazmak da istemiyorum. Zaten yakında "Kıçımın Başı" operasyonlarında bu olaya ve daha nicelerine bir kulp uydurulur.

Gönül şu noktada; "Bize isimler, gruplar, olasılıklar değil... Kesinlikle katiller lazım, kesin bir sonuç lazım!" demek ister ama bundan da çekiniyorum. Zira -ne'me lazım- İmralı'da bir paşa daha beslemeyi ne bu ülkenin bütçesi ne de insanların vicdanı kaldırır. Vicdan konusundan pek emin değilim gerçi. Geçenlerde yazdığım şu an tam da üstünde bulunduğunuz altı çizili kısma tıklayarak erişebileceğiniz yazıda da benzer şeylerden bahsetmiştim zaten. Vicdan konusunda o yüzden emin olamıyorum, olamayanlar da vardır zaten.

16 yıl geçti üstünden, ortada bir sonuç yok. Sadece devletin ayıbı değil, hepimizin ayıbıdır bu. Kayıtsız kalışımızın, vurdumduymazlığımızın sonucu.

Huzur içinde yat Uğur Mumcu...