21 Ocak 2009

Hepimiz Üç Yüz Beş Yüz!


Dink cinayeti aydınlatılmadan temizlik olmaz!

Diye koskoca bir başlık atmış Hürriyet, makalenin sahibi Mehmet Yılmaz... Hrant Dink cinayetinin tam aydınlatılamamasını Ergenekon ve Erdoğan'a bağlamış özetle, okumayan varsa buradan okuyabilir yazısını.

Fakat daha Uğur Mumcu cinayeti açıklanamamışken, -ki kara lekedir bu ülkenin tarihinde, ayıptır!- Ahmet Taner Kışlalı ne pahasına ve kimler tarafından suikaste kurban gitmiştir tatmin edici bir sonuca varılmamışken, Üzeyir Garih'in ölümünde pis kokular varken, devlet kendi üst düzey memuru Gaffar Okkan'ı koruyamayıp da ölüme göndermişken, Madımak Oteli hâlâ hafızalardan silinmemişken Hrant Dink de Hrant Dink denmesi afedersiniz ama bana komik ve saçma geliyor.

Hrant Dink'e gelene kadar iyisiyle kötüsüyle ne değerleri kayboldu bu ülkenin pisi pisine, kalleşçe. Unutuldular, gittiler. Üstleri kapandı hepsinin, naaşlarına atılan toprak gibi toprak attık bilinmezlerine. Aynı bizi teğet geçen kriz gibi, Almanya'nın hâlâ bas bas bağırdığı Deniz Feneri utanmadan Filistin'e yardım toplarken, -bari adınızı değiştirin be!- Zahit Akman yerinde otururken. Şaban Dişli, hani istifa ettirilen Adabazarın AKP'li milletvekili, mevzu bahis olan Sırma Su Tesislerinin istifa edip de gündemden düştükten sonra işletme hakkını tekrar aldı saman altından su yürüterek. Kaç kişinin haberi var? Haber olmadıktan sonra hiçbirimizin. Suç sende, bende ya da başkasında değil ki... Hrant Dink'in ne günahı vardı?

Adam gibi yas tutmayı bile beceremiyoruz, adam gibi yas tutturmayanlar dahilinde tabi... Yine olaylar çıkmış, polisler taşlanmış, onlar havaya ateş açmış, sikimsonik gazlar falan. Hatırlarım, Uğur Mumcu'da da böyleydi. İki-üç sene mumlar yandı, sonra puf! Diğerleri çok mu farklıydı? Hrant Dink çok mu farklı olacak?

Üç beş kişinin değil, cümleten hepimizin kafasına bazı şeylerin DİNK! etmesi gerekiyor belki de. O hâlde bir gün DİNK! etmesi dileğiyle...