12 Ocak 2009

Filistin-Ergenekon-Nazım Üçgeni...

Hepimiz Filistin'liyiz...

İsrail'in Filistin'e girmesiyle başladı her şey, sanki ilk defa giriyorlarmış gibi. Sanki diğer saldırılarında aynı mazeretleri öne sürmemişler gibi.

Arada bir barış antlaşması oldu, Hamas bunu bozarak İsrail'e füze attı ya da böyle göstermek için İsrail kendini bombaladı ne farkeder? İsrail şu anda Filistin'de çocukları, masumları; yani saldırı yapmalarının asıl sebebi olan Hamas da dahil olmak üzere her yeri bombalıyor, yağmalıyor, eziyor, geçiyor.

İsrail bunu daha önceden yaşadı, Almanların Hitler dönemindeki soykırım gayesini hepimiz biliyoruz bir de onu anlatarak zaten yeterince uzun olacak yazının cılkını çıkarmak istemiyorum. Fakat şu noktada kafama takılan, yıllarca bu soykırımın ekmeğini yemiş -evet ekmeğini yediler- ve kendilerini acındırmış, Hollywood camiasındaki Yahudiler tarafından belki de yüzlerce dram filmi çekilmiş bu konuda ama gel gör ki aynı şeyi bugün İsrail Filistin'de yapmakta. Peki bundan bir 20-30 sene sonra Filistin'e karşı yapılan soykırımı Hollywood etiketiyle sinemalarda görecek miyiz? Pek sanmam... Hitler'e hak vermiyorum ama şunu söyleyebilirim ki ne yapmak istediğini çok iyi anlıyorum... Bütün Yahudiler diyerek de saçma sapan bir genellemenin içine girmeyeceğim çünkü hepsi öyle değil, çünkü bir çok Yahudi arkadaşım da var. Şu sözlerimin alayı İsrail'e ve onun başındakilere... Onlar beni ipler mi? O ayrı mesele... Gerçi şu günlerde birilerini iplediklerini de söyleyemeyiz ya...

Fakat şu noktada şu ülke içerisinde verilen tepkilere hiçbir anlam da verememekteyim. O kadar komik ki... Ulan senelerce Filistin'e yardım, aç ve yetimlere yardım, şuraya da yardım be abim hadi be diyen yardım kuruluşlarının foyası çıkmış ortaya... Senin Filistin'deki çocuğa yardıma gidiyor diye bildiğin paralarla elalem yat alıyor, kat alıyor sen de yardım ettim sanıp işinin bittiğini sanıyorsun efendi...

Bakınız Saadet Partisi'nin hazırladığı şu logoya... Bir tane Saadet Partili var mı şu an Filistin'de? Varsa, o kişi kusuruma bakmasın ama hiç sanmıyorum. Neyse, bu iş öyle Taksim'lere çıkıp anırmakla, bilgisayar başında iki photoshopla banner yapmakla olacak iş mi? Hâlâ insanların dini duygularını sömürüyorlar ve hâlâ -inanıyorum ki- birilerinden yardım toplayıp cebe atıyor bazı insanlar.

Ünlü Türk Düşünürü Nazım, Naber Lan?

Gelelim şu geçenlerde lider kadınlarının toplandığı ve Dünya'ya mesaj verdiği toplantıya. Oteldeydim o gün, müşteriler odalarına çekildi biz de amcamla izliyoruz konuşmayı. Erdoğan konuşuyor, nasıl acıklı. O başladı gözyaşlarını dökmeye, biz de kendimizden geçtik. Nasıl ağlıyoruz ama... Sesimize uyanmış müşteriler, "Ne oluyor yahu?" dediler... Konuşmayı gösterdik, onlar da başladılar ağlamaya... Kenetlendik, "Zulüm bu, canilik! Allah belalarını versin!" dedik. Şaka gibi, Olmert'ten telefon geldi. "Saldırılarımız yoğunlaşacak" diyordu telefonda.

Tamam hadi, biraz daha iyimser olup Erdoğan'ın konuşmasında bir bit yeniği aramak istemiyorum ama yahu bre insan evladı, bre burayı okuyan herhangi kişi... Sana bir şey sormak istiyorum bak, dinle. Senelerce bu kesim gerek Saadet Partisi, gerek Refah Partisi gerek başka bir parti olarak Nazım'ın vatandaşlığa kabülüne çomak sokmadı mı? "Komünist herif o!" diyerek aşağılamadılar mı adamı? Yine iyi niyetli olup kafalarına saksı düştüğünü ve Nazım'ı birden seveceklerini tuttuğunu varsayıyorum ama nedense hâlâ samimiyetsiz geliyor bana o konuşmada bir Nazım şiirinin gözyaşları içerisinde okunması. Adamı sen vatandaşlığa yeni almışsın senelerce çomak soktuktan sonra ve ilk fırsatta "Ünlü Türk düşünürü Nazım Hikmet'ten bir şiir..." diyerek sömürüne sömürü katıyorsun. Yapma gözünü seveyim abla ya, yapma...

Tabi ki iyi bir şey, lider kadınları toplansın sonra kısırdır, mercimek köftesidir, çaydır falan otursunlar Filistin'i konuşsunlar. Akşam gidip kocalarına anlatsınlar; "Biz bunları konuştuk bey" desinler. Kocaları onlara, "Aferin hanım, iyi destek vermişsiniz Filistin'e... Kesin biter savaş şimdi." desinler. Sonra herkese basın aracılığı ile duyurulsun bu, vah vah diyelim ama İsrail de bir yandan bombalamaya devam etsin. İki gözyaşıyla, "Savaşa karşıyız." denmiş olsun, insanların o kadar hoşuna gitsin ki bu, "Helal olsun" desinler. İsrail de bir yandan bombalamaya devam etsin. BM binalarını, okulları, camileri bombalasınlar; "Yanlışlıkla oldu be aaafız, mouse kaydı" desinler. Biri de çıkıp "Bizi mi sikiyorsun lan?" diyemesin, biri de çıkıp içimizdeki İrlanda'lılara "Siz de ayrı koldan sikiyorsunuz heee!" diyemesin. Hepimiz ağlaşalım.

Ne güzel Dünya olduk be. Hepsinin ekseninde de biz varız anasını satayım. Şimdi de diyorlarmış ki; "Türk askeri barış gücü olarak gitsin!" Olur... Elalem asker göndermeyi geçtim, PKK için bir gram yardım etmezken biz sağa sola koşalım. Afganistan senin, Irak benim, Filistin de hani bana desin... Neyse bu konu üstünde çok durulmadı da şimdi bir de "İsrail-Filistin-Mısır" sınırında Türk ve Fransız gözlemciler olsun denmiş. Bu biraz "Carlos, bi de simit kap gel" geyiğine benzemiyor mu?

Hamas Mı Yoksa Humus Mu?

İsrail'e bu saldırısında ve bu yarattığı katliamda tabi ki hak vermiyorum. İnsanlık suçu işledikleri de ayan beyan ortada ama bir de İŞİN ÖBÜR TARAFI'ndan bakalım. Hamas belki İsrail'e tepki olarak doğmuş bir örgüttür, bilinmez. Bana kalırsa güçlü bir kesimin İsrail'in hareketlerini meşrulaştırmak için beslediği bir örgüttür, PKK gibi, ama bu böyle olsa bile iki kuruş paraya kanıp da bu tür işler yapmalarını mantıklı kılmaz.

Senelerce barış dönemi oldu da, Hamas bir türlü rahat durdu mu? Durmadı. Son barışı bozanlar da onlar oldu. Kaldı ki şimdi, "Şartlarımız sağlanmazsa tekrar barış istemiyoruz" diyen de, şartları sağlanmayınca "Bu şartlar altında barışa gerek yok" diyen de onlar. Ülkesi bu hâldeyken barışa yanaşmayan bu insanlara ne kadar güvenilebilir ki?

Yani sırf İsrail'e "Hayvanlar! Caniler!" diye anırmanın da lüzumu yok. Şimdi bu Filistin'e sözde destek verenlerin hepsi aslında Hamas'ın götünü kaldırmış olmuyor mu? Olmuyor diyen bir zahmet bunun sebebini açıklasın da ben de aydınlanmış olayım. Filistin'de olası bir barış durumunda Hamas yine orada, bir gün yine barışa çomak sokacak şekilde varlığını sürdürüyor olacak. Hamas'ı bitirseler de başkaları peydah olacak. Sanıyor musun ki her şey bu kadar basit, her şey bitecek. İsrail Filistin'i çok sevecek, Filistin İsrail'e çaya gidecek.

Tepki verilmesine karşı değilim, tepkinin dozunun iyi ayarlanmasını isteyenlerdenim. Şu hepimiz hedeyiz geyiği bitmedi mi lan? Hem madem bu kadar her ezilen tarafın yanındayız. Peki ben kendimi bildim bileli, ondan da öncesinden beri insanlar Afrika'da açlıktan kırılırken onlara yardım eden kimdi? Afrika için kaç kere yüründü bu ülkede, bannerlar yapıldı, sömürgeciler için lanetler okundu? Hangi başbakanımız kürsüden lanet yağdırdı? Hiçbiri... Neden? Ucu bize dokunmuyordu ya, ondan. Filistin'in ucu bize dokunuyor ama... Onlar müslüman çünkü. Hadi onu geçtim bizi kim savunacak? Bizim ülkemizin de yüzde bilmem kaçı müslümandı hani? Sanki burada her şey güllük gülistanlık ya. Ulan ülkenin anasını belliyorlar, ses çıkarınca Ergenekon diye bir zımbırtı uydurup alayını içeri alıyorlar, sonra Filistin'e dokunan ellerin kırılmasını talep ediyorlar. Hadi canım sen de... Hem dur bakayım Ergenekon demişken ona da ucundan bir girelim inceden.

Ergenekon Bir Destandır

Ergenekon'dan içeri alınanların masum olduğunu söylemek için bir stand-up şovu yapıyor olmak gerekir. Komik olur, puan toplarsın. Fakat içeri alanların da anasının ak sütünü "Helal anam helal" diyerek içtiğini söylemek de aynı derecede komik olacaktır.

Ergenekon faslını biraz daha yüzeysel geçmek istiyorum çünkü bir vakte kadar "Ulan yine mi?" diyip fazla üzerinde durmadığım bir konuydu ama görüyoruz ki İsrail-Filistin savaşını bile unutturacak derecede gündeme konu olmaya başladı.

Bir kere bunun sebebi, anlayabilene "Bak görüyor musun? Bu o kadar kötü bir şey ki o savaştan bile kötü, kaka..." mesajını vermek ki sen de buna inan, sonra Allahsızlar gözüyle bak o insanlara.

Biri vermiş gazı, bu dağın ardı güzel topraklar ama arada engeller var. Öbürü çıkmış, bu dağın içinde demir var. Varsın yakalım, keyfimize bakalım. Sarıp sarmalamış, kibrit çakmışlar dağa... Erimiş demir, eskiye elveda. Bir dağ vardı, ne oldu ona? diyen yok.

Krokidil Dundee

Bir de şu unutulan kroki meselesi... İbrahim Şahin'i tanımam etmem, bu olaylardan önce de duymadım hiç. Ben de çoğu kişi gibi televizyonda anlatılan kadar biliyorum. Ama kafama takılan bir şey var. Deniyor ki bu adam yıllarca istihbaratta çalışmış, devlet teşkilatları tarafından yetiştirilmiş, iyi yerlere gelmiş bir adam. Böyle bir adamın, bunca operasyon çerçevesinde sıranın bir gün kendisine geleceğini anlamaması için salak olması gerekiyor. Salak olması ihtimalini baz alırsak bu mertebelere yükselmesi mümkün değil. Bizim önemli mevkilerde hiç salak adam olmaz. Şayet salak değilse bu adam, bu krokilerin bilgisayarında olması nasıl mümkün olabilir? Hem de klasörü bile gizlemeden, ayan beyan. Diyorlar ki, "Polis girdi, bilgisayarı açtı ve krokileri buldu." O ne lan?

- Masaüstü>Personal Stuff>Cephane Krokisi> Portakalı Soydum Ergenekona Koydum... Vay göööt! Amirim buldum!

Peki ya kazılardan çıkan cephaneler? Seri numaraları silinmiş. Diyorlar ki, türlü cinayetlerde kullanılmış olabilirler. Görüyor musun? Silahları ne kadar pis işlerimizde kullanıyoruz. Dünya kötü be babacım. Bir de gazete kağıdına sarıl sarmalayıp koymuşlar karda kışta. Dört sene önce koymuşlar hem, toprağa karışmamış bile. Hâlâ "Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu boşanıyor mu?" haberini okuyabiliyorsun.

Herhangi bir arsayı falan anlarım da, AKP binasının tam arkasına gömmek de gayet akıllıca. Demek ki operasyon başladığı anda, hemen oradan silahlar alınıp yıldırım baskın yapılacaktı. Ben de yıllarca Age Of Empires'ta aynı taktiği kullandım. Birine saldıracaksam, onun yakınlarında açardım Stable, Barracks falan... Ta ülkemden adam çıkaracağım da bir de ebesinin gözüne yollayacağım onu. Ne gerek var? Adamlar akıllı, içlerinden en az biri bu oyunu biliyor. Onu bilmiyorsa Red Alert biliyor.

Bir de işe insani boyutundan bakalım. Bu gece gece evden alırız raconu, günlerce iki döner iki ayran ile durduraksız gözaltı işlemleri... Ne oluyoruz lan? İmralı'daki Apo'ya bile daha iyi bakıyoruz anasını satayım. Bak en son, "Apo'ya canı sıkılmasın diye voleybol takımı..." diye bir haber okumuştum. Canı sıkılıyormuş orada paşamın, bayan voleybol takımı istemiş. Konsomatris Spor diye takım kurup maç yaptırmaya yollamışlar.

PKK'ya laf ediyoruz bir de. Ulan; Apo şöyle kötü, böyle muamele çekiyorlar diye haber çıktığı an ortalık savaş alanına dönüyor bu ülkede... Şu yargılama şekline sesini çıkaran yok arkadaş, şaşırmamak elde değil. E Filistin için yürüyorsun, Cumhuriyet mitingleri yapıyorsun, yürüsene be vatandaş! Ne duruyorsun?

Ne İsrail-Filistin konusunda ne de şu Ergenekon safsatasında kim suçlu, kim masum bilmiyorum. Zaten bildiklerime dair bir yazı değil bu. Tamamen kendi görüşlerim ve kafama takılanlardan ibaret. Benim tek istediğim salak yerine konmamak ama bu da mümkün gözükmüyor. Yine de düşüncelerim yanlış da olsa vicdanım rahat. Önüme sunulanı gözüm kapalı yemiyorum, ne olduğuna bakıyorum. Yoksa Hamas'ı bitirsen ne olacak, yenisi gelecek... İsrail'i durdursan ne olacak, işine gelince tekrar saldıracak... AKP'yi kapatsan ne olacak, başka çatı altında toplanacak.

Bir senaryo yazılmış, üstüne bu kadar dil döküyoruz, tartışıyoruz, kavgalar ediyoruz. Birileri de bunlardan faydalanıp hepimizi aptal yerine koyuyor, istediğini yaptırıp bir yandan da cebini dolduruyor. Bakma sen bu kadar yazı döktüğüme, fikirlerime katılıyor ya da katılmıyor olmana. Bir yere varacağımız yok, en fazla Adsız ya da adınla yine küfürlü bir yorum yaparsın. Kapışırız burada... İsrail bombalamaya devam eder, yeni gömüler bulunur, Nazım şiirleri okuruz beraber.

Günü yaşamakta, kafaya çok takmamakta fayda var. Bir insan değişir, dünya değişir derler ya, bok değişir. Hepimiz toprak olup gideceğiz, o güne kadar mutlu olmakta fayda var gerisi fasafiso. İnsan ol yeter, hangi din, hangi ırktan olursan ol.