06 Mart 2009

İşte Premier Lig Bu!

Transfere yönelik acayip iddialar savuran The Sun'ı öne alarak geçtiğimiz günün seçmece PL haberlerine bir bakalım bakalım...

Manchester City'nin Arapları, Kaka hüsranından sonra ibreyi Messi'ye yönlendirmiş. City'nin sahibi Süleyman El Fahim Arjantin futbolunun hayranı olduğu belirtmiş ve habere göre Barcelona oyuncusu Messi için 100M. £ ayırmış. Söylentilere göre Süleyman El Fahim; "Kaka'nın babasını da sevmezdim oğlum zaten. Ayrıca o ne biçim lakap! Bir de utanmadan formasının arkasına yazdırmış." diye buyurmuş. (The Sun)

Harry Redknapp'ın Arsenal'ın da ilgilendiği Bordeaux'un yıldızı Chamakh için 5M. £'lik bir teklif yapmayı düşündüğü ve eğer aşkları karşılıksız çıkarsa alternatif olarak Juventus'un oyuncusu Iaquinta'ya gidip bir fincan süt tozu isteyeceği öne sürülüyor... (The Sun)

Ashley Cole Londra'nın güneyindeki Kensigton'da bulunan The Collection Restaurant & Bar'da yemek yiyip piizlenmiş. Çıkışta üzerine gelen ve "Cole Bey, Cole Bey! Kaç büyük devirdiniz az önce? Cole Bey John Terry de içti mi? Cole Bey Abrahamovic sarhoş olduğunuzu öğrense ne der? Cole Bey Birleşik Krallığının forsunda kaç tane yıldız bulunmaktadır?" diye abuk sabuk sorular soran papparazzilere sinirlenip vukuat çıkarmış. "Abi etme eyleme, dur hele..." diyen polislere de gider yapıp küfürler savuran Ashley Cole aynen karakola... Elin adamında yok ki bir Rıza Baba, bir Hüsnü Çoban... Standart ceza olarak 80£ ödedikten sonra serbest kalan Cole, huzursuzluk yarattığı için polislerden özür dilemiş ve profesyonel futbolcu olarak sorumluluklarının farkında olmasına rağmen anlık bir kederin cilvesiyle içip haytalaştığını, bundan sonra kendisini tasavvufa adayıp uslu bir futbolcu olacağını belirtmiş. Şişede durduğu gibi durmuyor da demiş... (Kaynak neresi gösterirsin şimdi? Sun, Guardian, BBC... Alayında manşet olmuş.)

Adı Manchester City ve Real Madrid ile anılan ya da andırılan Arsene Wenger'in takımdan ayrılması hâlinde kendi geleceğini düşünüp kendisinin de takımdan ayrılacağını açıklamış Cesc Fabregas... Şu anda Barcelona ile birlikte Avrupa'nın en iyi futbolunu oynadıklarını söyleyen (Hade oradan!) Fabregas; "Bunun da oluşmasındaki en önemli sebep Wenger'dir... Arsenal'de mutluyum ama Wenger giderse geleceğimi düşünmek zorundayım." diye yönetime palazlanarak gözdağı vermeye yoluna gitmiş. Gaz dağıtım şirketi kursam adını FabreGas olarak koyardım şeklinde iğrenç bir espiri yaparak bu saçma sapan açıklamaya aynı şekilde cevap vermiş olduğumu düşünüyor ve bu bahsi kapatıyorum. Arsenal - Wenger ve Fabregas konusundaki önyargılarım ise bende saklıdır. (Daily Mirror)

Sami Hyypia, Radyo yayını sırasında Merseyside Hastahanesi Çocuk Bakım Kompleksi için duyurusu yapılan bir bağış kampanyasına yaklaşık 23.000 £ bağışlamış. Kendisinin de bir baba olduğundan başlayıp duygusala bağlayan Hyypia akabinde Rafael Benitez ve Jamie Carragher'ın da desteğini almış. Büyük kaptanlardan ve önde bayrak tutan idol adamlardan Steven Gerrard ise haftaya Anfield Road'da oynanacak Real Madrid maçından sonra formasını hastahaneye bağışlayacağını belirtmiş. Başta Hyypia olmak üzere, tüm Liverpool zamiasını tebrik etmek gerek. Olayın radyo aracılığı ile yayılmış olması da ilginç... İngiltere'de hâlâ radyo günlük hayatın bir parçası ama tabi bizim gibi teknolojisi gelişmiş(!) ülkelerden olaya bakınca garip oluyor insan... (Liverpool Echo)

Dider Drogba'nın menajeri; "Didier dünyanın en çok kazanan ilk 10 oyuncusu arasında olmasına rağmen hâlâ alçakgönüllü" demiş. Fotoğrafta yukarıyı gösteriyor, bir yanlışlık olmalı... (BBC)

2-1 kazandığımız Newcastle müsabakasının devre arasında Newcastle'ın defans oyuncusu Steven Taylor'ın kendisini tartakladığını ve sözlü saldırıda bulunduğunu, gereken cezayı ise almadığından dem vuran Ronaldo, "Adamım, senin futbol anlayışının ben..." diye savurunca Taylor da hakkındaki suçlamaları reddikten sonra; "En azından tipsiz değilim" diyerek cevap vermiş. Ronaldo'nun sözlerinin arkasında olduğunu ifade eden Rooney, sağ elini burun kıyılarına dik bir şekilde yerleştirerek Taylor'a; "Hadi gel! Gelsene!" diye bağırmış... Newcastle'ın bugüne kadar sevdiğim bir defans oyucusu bile olmamıştır, kaldı ki Shearer'ı çıkarırsan gerisi yalandır. Bunlara ek olarak Goal! filminde de Munez'e gider yapan pis bir defansları vardı, adını hatırlayamadım şimdi, ona da sinir olurdum... Konuyu toparlayamıyorum, yerseniz bitirdim sayın... (The Guardian)

Bugüne kadar yazıp, yayınladığım ya da yayınlamadığım tüm yazıların içinde en berbat sonuç ödülü verecek olsam bu yazının sonuç bölümüne verirdim. Nefret ettim kendimden.