Playoff'lar benim için yanlış hafta sonunda başladı ne yazık ki. Cuma gecesi, Kubilay ile batug.com playoff sayfası için kastırdık, güzel de oldu hani. Sabah 8'de yattım ve akşama kadar uyudum. Cumartesi çok yakın arkadaşlarımdan birinin doğum günü olduğundan 19.30'da başlayan güzelim Celtics-Bulls maçını kaçırdım, hem de Bulls yenmişken. Gece geldiğimde sonucunu bildiğim Cavaliers-Pistons maçı da hiç cezbedici gelmedi açıkçası ve vücudumda dolanan alkole daha fazla dayanamayarak uykuyu tercih ettim.
Pazar günü için, bir kaç gün önceden Oğuz ile Beykoz maçına gitme planı yapmıştık. Ardından Anadolu Kavağı'na gidip iki duble rakı içeriz diyorduk. Nitekim gittim, çok da güzel bir sürpriz yapmış Oğuz sağolsun, onu da ayrıca yazacağım bu sayfalarda. Beykoz-Bucaspor maçında Bucaspor tribününde coşunca gereksiz yorgunluk oldu, sonra Kavak'ta henüz votkanın etkisinden kurtulamadan rakıya girince, o da hoş yaptı kafayı. Bir de üzerine Beykoz'dan Üsküdar'a 1.5 saat süren ve ayakta geçen otobüs yolculuğu eklenince...
Lakers-Jazz maçına baktım ara ara internetten. Jazz alsa alsa içerde 1 maç alır bu Lakers'tan. Sonra, merakla beklediğim maç başladı işte NBATV'de. Sixers, Magic deplasmanında, serinin ilk maçı. Üçüncü çeyreğe kadar herşey güzel gidiyordu ama, ikinci yarının hemen başında Andre Miller'ın top kaybıyla başlaması ve sonrasında da hataların devam etmesi üzerine "Başlarım size de oynayacağınız oyuna da ulan!" serzenişleriyle yine uykunun esiri oldum, malum sabah iş vardı, napalım...
Sabah, klasik olarak yine 6'da çalan saati her defasında erteleyerek 8.30'a kadar yatakta dönüp durdum. O süreçte maçın sonucu yatıyordu kafamda. "Olm, bak sen yattın ama son saniye basketiyle kazandık, görürsün..." diyerek yavaşça kalktım yataktan. Bilgisayarı açıp yüzüme bir su çarptıktan sonra direk Yahoo NBA sayfasına girdim. Ve evet, ellerine sağlık Iguodala. Yalnız, Donyell Marshall çok büyük topçu baba.