Hafta içinde ağır bir yenilgiden çıktı Liverpool. Chelsea maçı inanılmaz bir kâbus oldu, zaten Irish Pub dönüşü fotoğrafları atmayan Cemba Cemba ve yazısından bizi mahrum bırakan, MSNde cevap vermeyen, telefonlara çıkmayan sevgili Orange'ın tavırları ne kadar hüzünlü bir yenilgi olduğunu belli ediyordur. Büyük umutlarımız vardı, "Yenilebiliriz abi..." diyen Gürkan'ı; "Fark atarsınız dayı. 3-4 olur." diye telkin ediyordum. Gel gör ki 3 yediler. Ama Gürkan'ın maç sonunda Chelsea taraftarları ile centilmence sohbeti de gözlerden kaçmadı. Benim de; "Bu yenilginin ağırlıyla lige de havlu atar lan şimdi bunlar." tahminim ve ellerimi sıvazlamam ise cabası oldu. Ne desem tersi oluyor lan! Totem yapacağım bir dahakine!
Maça acayip bir değişiklikle başladı Sam Allardyce... Sen danalar gibi Samba'yı al, forvete koy! Olacak iş değil! "Spastik misin arkadaş? Ne yapıyorsun?" diyen çıkmadı mı koskoca teknik ekipte merak ediyorum. Rakip antrenör şaşırtılır, hesabın kitabın içine edilir de yani bu kadarına pes...
Benitez biraz stres olmuş gibiydi maç öncesi. Öyle çok değil, birazcık... Gerrard'ın yokluğunda golü erken bulmaları kopardı, götürdü maçı. Daha dördüncü dakikada Carragher'ın asistini harika bir vuruşla gole çeviren Torres, 33. dakikada da kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkardı. Acayip bir durum ise skor 2-0 iken Blackburn'ün kaleye şutu olmaması! 40. dakikaya kadar da olamadı zaten. 2-0'dan sonra Benitez'in smacını yapmış bir Vince Carter hareketi vardı ama maç benim için bitmiştir daha da oynamam mı demeye getirdi yoksa başka bir şey mi anlatmaya çalıştı anlamak zor. Spormax spikerine bakacak olursak; "Maç bitti" demekmiş.
Maç içinde saçma sapan bir iki şut denemesinde bulunan ve topu salakça yerlere yollayan Agger'in 83'te nihayet çabaları sonuçlandı ve güzel bir şutun ardınan dubof! efektiyle kaleye giren top skoru 3-0'a taşıdı. Ngog'un golü ise Torres'in ikinci golü gibi bir yan top organizasyonundan geldi. Oyuna sonradan giren Lucas'ın gelen yan topu kafasıyla kale içine doğru paslaması, kalecinin önde kalması sonucu çizgi üzerinde bomboş kaleye kafayı vuran Ngog a 90. dakikada skor 4-0 yapınca Liverpool'luların yüzünde şebelekçe bir gülümseme belirdi.
Maç içinde saçma sapan bir iki şut denemesinde bulunan ve topu salakça yerlere yollayan Agger'in 83'te nihayet çabaları sonuçlandı ve güzel bir şutun ardınan dubof! efektiyle kaleye giren top skoru 3-0'a taşıdı. Ngog'un golü ise Torres'in ikinci golü gibi bir yan top organizasyonundan geldi. Oyuna sonradan giren Lucas'ın gelen yan topu kafasıyla kale içine doğru paslaması, kalecinin önde kalması sonucu çizgi üzerinde bomboş kaleye kafayı vuran Ngog a 90. dakikada skor 4-0 yapınca Liverpool'luların yüzünde şebelekçe bir gülümseme belirdi.
Manchester United maçını ise o vakitlerde otele dönüş yolunda olduğumdan izleyemedim doğal olarak. Skor pek iç açıcı skor değil ama kazanmış olmak güzel elbet. Karşılaşma ile ilgili yorumu İsmail'den alıyoruz. Eee Evet İsmail...
Evet Doug... Manchester United'da gol yemeden geçilen haftalar sonra Liverpool maçındaki Vidic'in hatalarıyla başlayan bozgun ilk zamanlardaki gibi sert olmasa da devam ediyor. 15 maç gol yemeyen savunmadan eser yok. Her maçta yenilen savunma bazlı bol nazlı hatalı gollere Kenwyne Jones da devam etti. Neyse ki yedek kulübesinde artık yeni bir Ole Gunnar Solskjaer var. Villa maçında şampiyonluk yolundaki en önemli golü atan Kiko Macheda dün de takıma galibiyeti getiren golü attı oyuna girer girmez. Solskjaer'in çalıştırdığı paf takımda çok göze battıktan sonra koçunun yerini aldı kulübede. United tribünleri de yeni Ole'sini bulmuş oldu böylece.
Ferguson Porto maçını da düşünerek yorgunluğa yenilmemek adına rotasyona gitmiş maçta. Kalede League Cup fatihi Ipod'cu Foster vardı ama hatalı bir gol yedi. Defansta Ferdinand birkaç maçtır sakatlık sebebiyle riske edilmiyor, Ronaldo da dinlenenler arasında. Çarşamba akşamı Porto karşısında son zamanlardaki en az eksikli United sahada olacak muhtemelen. Beklenilenin aksine United'ın bu sefer işi sıkı tutup rahat bi maç çıkaracağını düşünüyorum. Doug?..
Değerli bilgilerini bizimle paylaştığın için teşekkürler İsmail...
Şimdi Liverpool ve Manchester United'ın kalan maçlarına bir göz atalım ve bu saçma sapan gidişata komple bir son verelim.
Liverpool (70 P)
- Arsenal (H)
- Hull City (A)
- Newcastle United (H)
- West Ham (A)
- West Bromwich (A)
- Tottenham (H)
Manchester United (71 P)
- Portsmouth (H)
- Tottenham (H)
- Middlesbrough (A)
- Manchester City (H)
- Wigan Athletic (A)
- Arsenal (H)
- Hull City (A)
Neredeyse aynı denilebilecek bir fikstür, şanslar da eşit. İki takımdan biri puan kaybettiği takdirde arkadan da 67 puan ile Chelsea gümbür gümbür geliyor. İkinciliği bile kaptırabilir puan kaybı yaşayan. Rafa da Fergie'de kayıp olması hâlinde tavizler verecektir -ki özellikle Fergie- adını duymamış olma ihtimali fazla olsa da Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmama adına işler sıkıştığı an üç kupadan birinden, duruma göre ikisinden vazgeçebilir. Nereden, nereye? değil mi? Şurada 2-3 hafta önce üç kupa da bizim diye laylaylom'lardaydık. Lig, daha önceki yazılarda da belirttiğim gibi, daha öncelikli geliyor Liverpool'u şampiyonluk sayısında yakalamak adına.
Fotoğraflar: AP - Getty