05 Nisan 2009

Aşk Doktoru Gani Durgunsu

Evet sevgili okurlarım, blogumuzun Gürkan Kubilay ile başlattığı yeni serilerimizin en sonuncusunda birlikte olacağız bundan sonra. Neyi mi konuşacağız? Tabi ki gecenin maçlarını değil. Sizlerle aşkı, tutkuyu, sevgiyi ve şehveti konuşacağız. Kırık kalpleri, yorgun gönülleri ve hüzünbaz sevişmeleri konuşacağız. İclal Aydın, Tuna Kiremitçi ve Mehmet Çoşkundeniz'i hocası, Güzin Abla'nın talebesi sıfatıyla sizlerin huzurunda olmaktan gurur duyuyorum. Ben, aşk doktorunuz Gani Durgunsu, sizin için varım.

İzninizle ilk hikayemizde çok sık rastlanan bir olaya temas etmek istiyorum:

"Gani Ağabey, geçtiğimiz günlerde kız arkadaşım benim evdeyken postacı gelmiş ve içinde bir kaç fotoğraf bulunan bir zarf bırakmış. Yollayan ise Emniyet Müdürlüğü. Kırmızı ışıkta geçtiğimin belgesi olarak ceza kağıdıyla birlikte yollamışlar. Trafik kameraları tarafından kaydedilmiş görüntüler ve ceza kağıdında ayrıntılı bir şekilde nerede ve hangi saatte kırmızı ışıkta geçtiğim de yazmakta. Eşek gibi de plakam çıkmış resimlerde. Malesef eşek gibi çıkan şey sadece plakam değil. Yanımda oturan ve giderken bırakayım mantığı ile arabama aldığım iş yerinden bayan arkadaşım da çıkmış fotoğrafta. Kız arkadaşım bunu gördü ve kendisiyle aramız bu yüzden feci halde bozuldu. Adeta ayrıldık gibi bir şey. Gönlünü nasıl almalıyım şimdi kız arkadaşımın? Lütfen yardım et Gani Ağabey..."

Rumuz: Trafik Canavarı

Sevgili okurum, öncelikle merhaba, sakin ol.

Çok klasik bir hikaye seninkisi. Günde 30-40 arası buna benzer vakalara rastlıyorum. İlk sana cevap vermek nasipmiş. Malum bu işler nasip kısmet işi, aynen seninle kız arkadaşının geleceği gibi. Ama sen o kısmetinin içine sıçmışsın o ayrı. İnşallah yanındaki bayanın açıklamasını yaparken de sıçtığın boku sıvamamışsındır. Neyse, gelelim senin şu an yapabileceklerine. Öncelikle durumu güzelce açıkla manitana, yanına giderken de elin boş gitme sakın. Tek taş falan al.

Bu noktadan sonra senin için bu ilişki çatallanıyor cankuş. Eğer seni dinleyip yeni bir başlangıcı kabul ederse ne mutlu sana. Olur da etmezse, o zaman Normandiya (Omaha Beach) çıkarması diye tabir ettiğimiz, bir benzerini Şahin K'nın "Denizin soğuk suları" adı altında yaptığı hamleyi yapmalısın. Unutma bu hamle 2. Dünya Savaşı'nın en önemli hamlesiydi. Ayrıca Şahin K da bu hamle sayesinde zafere ulaştı.

Neyse, kısacası yapman gereken kızı kolundan tutup tatile çıkartman. Sarımsaklı, Ayvalık, Armutlu, Erdek ördek falan olmamalı tatil mekanı yalnız. Maldivler, Pattaya, Paris, Milano falan ancak etkili olur. Romantik bir tatilden sonra da kız arkadaşın seni affetmemişse son çaren olan atom bombasını kullanmalısın.

Gelelim atom bombasına, bu noktaya gelen bir ilişki artık kendisine ve çevresine çok büyük zararlar veriyor olsa da hala onu yürütüp ayakta tutmanın tek yolu bu bombadır sevgili mağdur dostum. Çok detaya girmicem, hatta blogun kapanma riskini de düşünerek sana bu bombanın tanımını üniversitedeyken çok severek kitaplarını okuduğum, derslerini katiyen kaçırmadığım değerli hocam William Shakespear'in betimlemesi ile anlatıcam. sevgili okurum şu satırları çok iyi hatim et: Kız arkadaşının gizli bahçesine hayat tohumlarını ekip onları düzenli sulamalısın.

Bir çok çift evliliğini kurtarmak için yeni bir çocuk yapar dostum. Sen de bunun bir benzerini yapmalısın. Bir bebek kız arkadaşının yeniden sana tutku ile bağlanmasını sağlayabilir. Akabinde evlilik de gelebilir. Çok mutlu olabilirsiniz. ama bombayı nasıl atarsın orasını bilemem. Tahsilim o konuları kapsamıyor Romeocum.

Artık atom bombası da işlemezse, arabana aldığın kız ile ilgilenebilirsin demektir. Son bir nasihat daha: Trafiğe çıktığında kemerlerini bağlamayı unutma.

Not: İl Trafik Müdürlüklerine yüzlerce kez faks çektim, "kameralar ile insanların özel hayatlarına şahit oluyorsunuz, edep ya hu, kaldırın onları" diye ancak bir cevap alamadım. Geçenlerde de UEFA'ya ofsayt kaldırılsın diye faks çektim ancak onlar da cevap vermedi. Çok yazık...