04 Nisan 2009

Hard One...

Son dakika golüyle Fulham maçını koparan Liverpool, iki maç fazlasıyla Premier Lig'in şu anki lideri konumunda Manchester'ın önünde. Normalde maç fazlasının sadece bir olması gerekiyor, bu da yarın tamamlanacak bir eksiklik. Yarın demişken... Kendi sahamızda zor bir maça çıkıyoruz.

Aston Villa her zaman tırstığım bir takım fakat son beş maçını kazanamaması da biraz rahatlatıcı. Yine de karşındaki takım Aston Villa olunca şöyle bir duracaksın, temkinli olacaksın. Bunun yanı sıra her ne kadar şu an için iki maç eksik hâliyle de olsa Liverpool'un o sıralamada birinci gözüküyor olması da bir baskı yaratacaktır. En ufak puan kaybına tahammülümüz yok.

Bir teselli var ama. Lige kötü başlayıp üstüne binen her baskıda daha da kuvvetlenen karakterde bir takım Manchester United. Kupalarda belli bir aşamaya geldikten sonra ligde yavaş yavaş ivme kazandıktan sonra tepeye kurulur. Bu sezon da öyle gidiyordu ama Liverpool yenilgisi, kendi sahamızda yıllar sonra aldığımız en farklı yenilgi de hırpalamadı değil.

9 Mart 2004 - Birinin Hesabı Alındı, Sıra Diğerinde...

Porto ile hafta içinde oynayacağımız çeyrek final karşılaşmasını da unutmamak gerek. Alınacak bir hesabımız var. 9 Mart'ı unutmadık, Fergie de unutmamıştır zaten. Böyle diyorum ama bana kalsa Premier Lig şampiyonluğu iki anlama geldiğinden en iyisi Porto'yu ikinci plana atmak olacaktır. Çünkü şampiyonluğu bu sene kaçırırsak, hele ki Liverpool'a verirsek, Fergie'nin yıllardır planladığı Liverpool'u şampiyonluk sayısında yakaladıktan sonra emekli olmadan önce de geçerek akabinde unu eleme planı da ne yazık ki zora girmiş olacak.

Anlamı çok fazla olan, çok fazla değişkene dayalı bir karşılaşma olacak Aston Villa maçı. Süper kahraman hikayesi gibi dayı. Ya Meri Ceyn'den vazgeçeceksin ya da düşmekte olan otobüsün içindeki insanlardan. Hadi oğlum Sıpaydi, seç birini!