- Yunanistan maça herkesi şaşırtan bir şekilde "oyunu kuruyoruz kardeşim, hazırlık yapıyoruz" gibilerinden gelini kaybeden hokkabaz Cem Yılmaz gibi işler yapmadan başladı. Bu taktikle Avrupa Şampiyonu olmuş, bu şampiyonada da aynı taktik ile maçlarının olduğu her güne lanet ettirmiş bu takım nasıl olur da..? Ben aklıma gelenlerden iki tane ihtimal üzerinde yoğunlaştım.
1) Otto Rehagel baktı ki hiçbir iddiaları kalmadı, kendi kendine; "Lan acaba insan gibi oynatıldığında nasıl oluyor bu spor türü?" diye düşünüp buna göre sahaya sürdü takımı.
2) Ya da işi kaşarca düşünüp; "Lan şu pislik takım, sıkıcı takım imajını bir silelim" diyerekten iddialarının kalmadığı bu son maça bu şekilde çıktı.
- Ha umurumda mı? Değil. Ama tabi Yunanistan'ı böyle görmek iyi geldi bünyeye. Şu da var, ne kadar atak oynarlarsa oynasınlar hâlâ oynadıkları oyun hiçbir göz zevki vermiyor. Servet'in verdiği göz zevki daha iyi, o derece diyorum.
- Yunanistan bu komik, sözüm ona, atak futbol denemesiyle iri adama vurmak isteyen kopil durumuna düştü. İspanya ise her ne kadar yedekleri uyumsuz gözükse ve gerek kademelerde gerek ise paslaşmalarda bağlantı sorunları yaşasa da veledin kafasından tek eliyle tutup çırpınışlarını izleyen iri adamdan farksızdı. (Ronaldinho'nun çölde vaha olması hikayesine döndü biraz ama idare ediverin.) Nitekim veledin yumruklarından biri iri adamın midesine inince işin şakası kalmadı, veled güzel bir dayak yedi.
- İspanya'dan kimsenin güzel futbol beklentisi yoktu şu maçta. Bitsin artık şu maç da evine dönsün Yunanlılar modundaydı çoğu izleyici. Ha sanki 100 kişiye sorduk testinden randıman almışım da ona göre sallıyormuşum izlenimi de oluşmasın, en azından evdekilere sordum. İspanya şimdilik ununu eleyip eleğini astığından biraz daha deneysel bir kadro ve formasyonla çıktı sahaya. Güiza, Fabregas, De La Red gibi önemli futbolcuların durumunu bir görmek istedi Aragonês. Maç sonunda gördük gerçi; İspanya'nın bench scoring'i de bayağı iyiymiş. Güiza bir asist bir de gol ile dabıl mabıl yaptı sayılır.
- İlginç şeyler yaşandı maçta. Tabi tüm bu ilginç şeylerin içinde Xabi Alonso'nun olması da garip.
Orta sahadan tabiri caizse kaleciyi önde görüp bir şut denedi Xabi Alonso, top az farkla auta gitti Niko da direklere vurdu kendini, bir çeşit ayin olmalı bu. Ama o şut gol olsa yine caiz olan tabirler listemden seçtiğim bir tabirle Kaleciyiyle beraber topu soktu durumu olacaktı.
- Bir ara sahaya bir top da atılmadı değil fakat bu top uzaklaştırılan bir ataktan ya da hedefini şaşıran bir şuttan seyirciye giden Euro Pass değil de, bildiğin bizim mahalle bakkallarında satılan sikindirik meşin toplardandı. Seyircilerin arasında Türk varsa hemen kendini belli etsin!
- Maç acayip sıkıcı geçti, bunu tekrar söylemek zorundayım. İkinci yarıyı da yarım yamalak seyrettim. Onun yerine dizilere bakıp biraz eğlenmek daha cazip geldi. Şu maçın tek kazananı varsa o da tüm forvet hattında yalnız kalışına rağmen bir gol ve de bir asist ile oynayan Güiza'dır. Aragones kolay kolay vazgeçecek gibi değil ki geçmesi de saçma olur şu anki duruma göre Villa-Torres ikilisinden ama yedekte iyi bir oyuncunun da beklediğini kafasının bir yerine kazımıştır mutlaka.
- Şu maç kimsenin futbol kültüründe de ufuklar açılmasına sebep olmamıştır. Avrupa Şampiyonasında yıllarca hatırlanacak şeyler oluyor. Misal; bizim Milli Takımımızın Strike Backleri, Ballack'ın füzesi, Hollanda'nın ölüm grubundaki nefes alışları vs vs. Hatırlanmayacak şeyler de oluyor. Misal; bu şampiyonu kazandıkları aynı taktik ve neredeyse aynı kadroyla sıfır puan çekip -4 averaj yapan Yunanistan. Ha şu şekilde hatırlanabilir; Futbol her geçen gün gelişen bir oyundur, even in our country. Ciao belle!