21 Haziran 2008

Turnuva Notları - Türkiye vs Hırvatistan


- 5 gün önce Çek Cumhuriyeti maçından sonra ''insanın hayatında sadece bir kere şahit olabileceği bir maç'' türünden şeyler gevelemiştim. Hepsini yutuyorum.

- Sahaya çıkan takıma kimsenin şikayeti yoktur sanırım. Eldeki sağlam oyuncularla sahaya sürülebilecek en iyi 11 buydu. Gerçi Kazım Kazım'ın yerine Semih oynatabilir, ilerde daha fazla top tutulabilirdi. Böylece Nihat'ta Hırvat defansı arasında kaybolup gitmezdi. Ama Fatih hoca Semih'in yerine süratli, defansın arkasına sarkabilecek, Arda ve Tuncay ile Nihat'a yardımcı olması için Kazım'ı düşünmüş. Saygı duymak gerek.


- Hırvat takımı pres yapan, kaptığı toplarla direk kaleye giden ve de en önemlisi çok iyi pas yapan bir takım. Sabri de ekmeklerine yağ sürünce maçın başında Rakitiç'le etkili oldular. Hakan Balta her pozisyonda ters kademeye girmese maç ilk yarıda farka gidebilirdi. Balta, Çek maçından sonra bugün oldukça iyi ve olgun gözüktü.

-Modrić'in kestiği topu Olić'in direğe nişanlamasıyla rakiplerin direkten dönen şut sayısı turnuva boyunca attığımız gol sayısını geçmişti. Saçma bir istatistik belki ama şansın yanımızda olduğu aşikar.


- İlk yarı boyunca aklımda kalan tek pozisyonumuz Mehet topal'ın şutu. Pek üretken olamasakta önceki maçlara oranla iyi bir ilk yarı geçirdik. Topa daha fazla sahip olduk. Emre Aşık gibi bir stoper savunmanızdaysa topa sahip olmak her zamankinden daha iyidir.

- 2. yarıya baskı yiyerek başladık. Orta sahamız oyundan düştü ve Fatih Terim farkını ortaya koydu. 100 hocadan belki de 100'ü o anda orta sahaya direnç katacak Ayhan'ı alırdı oyuna fakat Fatih hoca beklenmeyeni yaptı ve ön liberosunu çıkartarak ileride top tutabilecek, pres yapabilecek bir forvet aldı oyuna. Gayet işe yaradı bu değişiklik. Hırvatların baskısı kırıldı.


- 2. yarı turnuvanın en sıkıcı devresi olabilir. Rüştü biraz heyecan kattı sadece. Çıkardığı firikik haricinde pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu kalede. Nitekim patlaması uzun sürmedi.


- Uzatmalarda ayakta kalmayı başaran takım bizdik, oyunu kontrol ettik. Ama Rüştü'nün dallamalığı, Modrić'in becerisiyle uzatmaların son dakkasında golü kalemizde bulduk. O anda tek düşündüğüm; bu turnuvada sergilediğimiz performans sonrası bize yakışır bir şekilde turnuvaya veda edecek olmamızdı. Semih'in golü hakkında ise söylebileceğim tek şey; yukardaki böyle istedi.

- Penaltılar öncesi genç Hırvatların böyle yıkımı kaldıramayacağını, moralli olan tarafın kazanacağını düşünüyordum. Penaltılarda beceri filan hikaye psikolojik olarak kim üstünse kazanan taraf oluyor. Öyle de oldu. Yarı finaldeyiz.

- Her şeyden önce bir ilki yaşadık. Tarihimizde ilk defa Avrupa Şampiyonasında yarı final oynayacağız. Bunda en büyük payın şansımıza ait olduğu yadsınamaz bir gerçek. Fakat bu şansı yaratan, hiçbir zaman pes etmeyen milli takımımızla ne kadar gurur duysak azdır.


- Son olarak Almanya maçı hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. Eksiğimiz bol, sayacak olursak; Volkan, Arda, Tuncay, Emre Aşık cezalı. Servet ve Emre Güngör'ün turnuvayı kapattığı söyleniyor. Emre B. ve Tümer'in ise sakatlıkları devam ediyor. Bunlara bir de maçın sonlarında kullandığı serbest atıştan sonra sakatlanan (ya da sakatlanmış numarası yapan) Nihat eklendi. Topal ya da Balta stoper olarak görev yapacak. İşimiz gerçekten zor ama bizde bu azim ve bal olduğu sürece neden olmasın diyorum.