12 Haziran 2008

Turnuva Notları - İsviçre vs Türkiye

- Maça çıktığımız ilk onbiri görünce kısa bir süre dumur yaşadım. Tümer, Tuncay, Gökdeniz, Arda, Nihat gibi 5 tane futbolun tek yönünü oynayan oyuncuyu İsviçre gibi mücadele gücü yüksek bir takıma karşı bir arada oynatmak bence taktiksel bir intihardı. Eğer maç boyunca yanımızda olan şans, ilk yarıda biraz da İsviçre'ye gülseydi şu anda TV kanallarında zafer şarkıları değil, yorumcuların hakarete varan eleştirileri yayınlanıyor olacaktı.


- Şu neden yok, bu neden oynadı şeklinde eleştiriler yapmaktan çok hazzetmiyorum, daha çok oynayan oyuncuların neden oynatıldığını, kadroda olmayanların neden olmadığını düşünmeye çalışırım. Fakat bu sefer gerçekten Fatih Terim'in aklından neler geçirdiğini çözemiyorum. Colin Kazım'ın ilk onbirde olmamasını açıklayabilecek kimse var mıdır acaba bu ülkede?

- Çok ilgimi çeken bir diğer konu da yağmur. Evet, belki çok şiddetli ve beklenmeyen(?) bir şekilde geldi ama futbolcularımızın sanki ilk defa yağmur altında futbol oynuyormuşcasına davranmasını anlayabilmiş değilim. Bu adamlar değil mi kışın Sivas'ta -15'e varan soğuk havalarda, Olimpiyat Stadı'nın adamı uçuran ayazında oynayanlar. Saha ağırlaştı diye bir anda oyun disiplininden kopmak ve hatta sahaya yabancılaşmak niye?!


- Gökhan İnler ve Eren Derdiyok'un başka bir kırmızı-beyazlı formayı tercih etmesinde rolü olan herkesten bunun hesabı sorulmalı. İsviçre milli takımının bize karşı üstün performans gösteren üç adamının, üçü de Türk. Peki biz Aurelio'yu Türk'leştirene kadar burnumuzun dibindeki Gökhan'ı neden görmeyiz?! Buradan Aurelio'nun milli takımda oynamasına karşı olduğum sonucu çıkmasın, kendisi takımdaki birçok öz Türk'ten daha çok kendini veriyor ama Gökhan, Eren gibi yeteneklerimizi elimizden kaçırıp, farklı yollara başvurmak bana çok mantıksız geliyor.

- Bütün medyanın maçın kahramanı ilan ettiği Volkan'ın, yediğimiz golde Eren auta doğru giderken kalesini terkederek gole sebebiyet verdiğinin ve hatta "ben burdayım" demeyi seven kişiliğinin getirdiği bu gereksiz çıkışları ondan ilk defa görmediğimizin umarım farkındadır Fatih Terim. Her ne kadar şu dakikadan sonra bir değişikliğin olmayacağını bilsem de bence bu takımın kalecisi Rüştü'dür, o olmayacaksa Aykut'tur, ama kesinlikle Volkan değildir.


- İsviçre'ye oldukça yazık oldu. İlk iki maçtaki oyunlara göre Portekiz'den sonra gruptan çıkmayı hakeden takım onlardı. Fakat iki maçta da gol yollarındaki kısırlıklarının cezasını çektiler. Frei sakatlanmamış olsa belki de şu anda gruptan çıkmak için avantajlı durumda olan onlar olacaktı. Fakat genç bir çekirdeğe sahipler, eğer turnuva sonrasında görevi bırakacak olan Kuhn'un yerini iyi bir teknik adamla doldurabilirlerse 2010 Dünya Kupası'nda iyi noktalara gelebilirler.