17 Haziran 2008

Turnuva Notları - Polonya vs Hırvatistan

- Hırvatlar gruptan lider çıkmayı garantilemenin verdiği rahatlıkla, maça Almanya'yı yenen onbirden dokuz oyuncuyu değiştirerek başladı. Polonya ise gruptan çıkmak için kazanmak zorunda olduğu bir maça çıkıyordu. Fakat oynadıkları oyun pek de kazanmaya mecbur bir takımı andırmadı. Hırvatistan'ın yedek oyuncularının, geri kalan maçlarda forma bulmak adına gösterdikleri hırs ve mücadele, Polonyalı oyuncuların gruptan çıkmak için verdiklerinden daha fazlaydı. Sonuç da buna paralel olarak Hırvatlar lehine oldu.



- Hırvatistan'ın, elemelerin son maçında kendileri gruptan çıkmayı garantilemişken İngiltere'yle alacakları bir beraberlik, İngilizlere Euro 2008 yolunu açarken, Hiddink'in Rusya'sı turnuvayı evinden izleyecekti. Fakat Hırvatlar Wembley'de ellerinden geldiğince mücadele edip maçı 3-2 kazanmış ve Rusları sevince boğmuştu. Burda da Polonya'yı onlar için hiçbir anlamı olmayan maçta devirerek, yenilmeyi hazmedemeyen bir takım olduklarını gösterdiler.

- Ocak 2007'de böbrek yetmezliği teşhisi konulan Klasnic'e, önce annesinden böbrek nakli oldu, fakat vücudu annesinin böbreğini kabul etmeyince bu kez babası oğluna böbreğini verdi. Babasının böbreği vücuduna uyum sağladı ancak doktorlar Ağustos 2007'de Klasnic'e ağır antrenmanları yasakladı, herkes bunun Klasnic için futbola nokta koymak anlamına geldiğini düşünüyordu. Fakat o pes etmedi ve tedavisine devam edip Eylül 2007'de doktorlardan antremanlara dönmek için izni kopardı. Ardından Kasım ayının sonlarında Bremen'le sahaya çıkarak yaklaşık bir yıl uzak kaldığı futbola dönüşünü tamamladı. Bu akşam ise turnuvada ilk kez forma bulan Klasnic maçın tek golünü attı ve böbrek nakli geçirdikten sonra büyük bir turnuvada gol atan ilk oyuncu ünvanını almış oldu. Aynı Klasnic sezon sonunda kulübü Werder Bremen'den ayrılacağını açıkladı, forvet arayan takımlarımıza duyrulur.




- Bir parantez de Rakitic adına açmak istiyorum. Basel'den beri takip ettiğim, çok yetenekli bir orta saha oyuncusu ve maçta da spikerin adını en çok söylediği oyuncu oydu, tam anlamıyla maça damgasını vurdu diyebilirim. Şimdi geçen sene bu zamanlara gidelim; Galatasaray "yılın transferi" adı altında Lincoln'e 5 milyon avro sayarken, Schalke o 5 milyonu kuruşuna dokunmadan Basel'e verip, 10 numaralı formayı Rakitic'e giydirdi. Peki aradan geçen sadece bir yıldan sonra Lincoln'e tekrar 5 milyon avro verecek takım çıkar mı? Pek sanmıyorum, olsa olsa futbol piyasasına aç kurtlar gibi saldıran Rus takımlarından biri verir. Aklı başında hiç bir Avrupa takımı için Lincoln o paraya değmez. Fakat diğer tarafta Rakitic'in peşinde Juventus ve Inter var. Transfer için söylenilen rakamlar ise 15-20 milyon avro civarında! İşte Türk takımlarının vizyonu budur!